
Batı Ermenistan’daki Kağızvan yerleşimi köy, kasaba, kale ve şehir olarak anılıyor. Yeraskhadzor Kalesi olarak da bilinir. Başlangıçta Kağzovan olarak adlandırıldığı varsayılmaktadır. Ani Örenyeri’nin yaklaşık 22 km güneybatısında, Araks nehrinin sağ kıyısında yer alır. Kentin yüksekliği deniz seviyesinden yaklaşık 1500 m’dir. Etrafı meyve bahçeleri ile çevrilidir. Bitki örtüsü gür. Şehir, özellikle 1840 depreminde ağır hasar gördü.
Kağızvan’ın konumu sadece askeri açıdan değil, ekonomik açıdan da elverişli, Kars’tan Van’a giden ve neredeyse her zaman işlek olan yol üzerinde bulunuyor. Şehrin çevresinde mineral ve doğal yapı maddeleri madenleri var.
Antik çağda Kağızvan, Gabeğyank ilçesine bağlıydı. Kağızvan’ın bulunduğu yerde eski çağlardan beri yerleşim vardır. Tuz madenlerinde bulunan taş ve bakır aletler bunu kanıtlıyor. 9.-10. yüzyıllarda Kağızvan bir kale ve oldukça kalabalık bir Ermeni garnizon istasyonuydu. Çevresiyle birlikte Bagratuni krallığının bir parçasıydı. 13. yüzyılın başında bir kırsal kasabaya dönüşmüştü.
16. yüzyıldan 1878 yılına kadar genel olarak Türk hakimiyetinde kalmış, daha sonra Kars bölgesi ile birlikte Rus devletine katılmış ve 1921 yılında Türkiye’ye iade edildi.
Kağızvan halkı genel olarak bahçecilikle uğaraşıyordu. Sakinlerinin neredeyse tamamının kendi meyve bahçeleri vardı ve hasatlarının önemli bir kısmı yerel pazarda satılıyordu. Kağızvan, yapısı bakımından Batı Ermenistan’ın diğer kırsal kasabalarına benziyordu.
Astvatsatsin adlı yeni inşa edilmiş bir kilisesi vardı. Burada eski ve yeni Kutsal Kitap İncil’lerin yanı sıra başka Ermeni el yazmaları saklanıyordu. Daha sonra bu kilise bir hac yeri haline geldi. Kalıntıları bugüne kadar duruyor. 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başında Kağızvan’da iki karma Ermeni okulu faaliyet gösteriyordu.
“TC’de Bir Avuç İnsan Lüks Tüketecek Diye Milyonların Rezil Yaşaması Normal Bir Durum Gibi”