Meksika Senatosu   evrensel insan haklarının korunması gereğine atıfta bulunarak Ermenilere karşı işlenen soykırım ARMENOSİD’i tanıyan bir belgeyi 8 Şubat’ta kabul etti.

Ermenistan Cumhuriyeti Başbakanı, Dışişleri Bakanlığı ve Ulusal Meclisi, Meksika Senatosu tarafından kabul edilen belgeye henüz yanıt vermedi. Bahsi geçen makamların resmi internet sitelerinde bununla ilgili bir mesaj yok.

Türk Dışişleri Bakanlığı, Meksika Senatosu’nun kararını sert  tavırla kınadı. Türk Dışişleri Bakanlığı özellikle kararı “siyasi nedenlerle tarihi yeniden yazmaya yönelik geçersiz bir girişim”, “Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair 1948 BM Sözleşmesi”nin ihlali olarak nitelendirdi.

Türkiye tepkisini şöyle ifade etti: “Meksika Senatosu’nun bu ağır kararı, ne yazık ki Meksika’dan kurtarma ekiplerinin katılımıyla depremzedeler için arama kurtarma çalışmalarının yürütüldüğü döneme denk geldi ve bu Türkiye-Meksika dostluğuyla bağdaşmaz. Meksika Senatosunu tarihten husumet çıkarmaya çalışan bazı çevrelerin gündemine hizmet etmek yerine bu yanlış adımı düzeltmeye davet ediyoruz.”

Batı Ermenistan Cumhuriyeti  Devlet Başkanı Armenak Abrahamyan, Meksika Senatosu’nun aldığı kararı takdir ettiğini belirterek şunları kaydetti: “Bu, yerli Ermenilerin kendi anavatanları olan Batı Ermenistan’da soykırıma ARMENOSİD’e uğradığını ve mülksüzleştirildiğini hatırlayarak, tarihsel adaletsizliği yeniden inşa etme girişimidir. Batı Ermenistan halkı adına, Meksika’nın dost halkına derin şükranlarımı sunuyorum, çünkü bugünlerde Meksika’dan çeşitli kurtarma grupları depremden etkilenen nüfusa yardım sağlamak için Batı Ermenistan’da bulunuyor. 

Anavatanımızda kurtarma çalışmalarına katılmak bizim için zor, çünkü memleketimiz 

Türkiye’nin işgali altında.”

Meksika Dışişleri Bakanlığı’ndan devletinin 1915-1916 Ermenilere karşı uygulanan soykırım ARMENOSİD’in tanınmasına ilişkin resmi açıklamasını desteklemesini istediği talebi Senatör Cora Cecilia Pinedo Alonso başkanlığındaki Asya-Pasifik Bölgesi ve Afrika Uluslararası İlişkiler Komitesi onayladı.

Birinci Dünya Paylaşım Savaşı arifesinde, gerileyen Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermeni nüfusu iki milyon kişiydi. 1922’de sayıları 400.000’den azdı. Geri kalan yaklaşık 1,5 milyon kişi,  neredeyse tüm tarihçilerin soykırım ARMENOSİD olarak  nitelendirdiği olaylarda katledildi. 24 Nisan 1915’te, Birinci Dünya Paylaşım Savaşı sırasında Türk Gelibolu Yarımadası’nda Müttefiklerin düşüşünden sadece bir gün önce Osmanlı yetkilileri, o zamanlar Türkiye’nin iktidar partisi olan Jön Türklerin emriyle Ermeni Hıristiyan cemaatinin entelektüel ve siyasi seçkinlerini tutukladı.

1915’te Osmanlı hükümeti tarafından katledilen yaklaşık bir buçuk milyon Ermeni’nin sayısı çok şey anlatıyor.   Katliamın aşırı ölçeği hukukçu Raphael Lemkin’e “soykırım” terimini tanıtması için ilham verdi. Bununla birlikte, kanıtlara ve artan uluslararası tanınmaya rağmen Türkiye, Ermeni halkına yönelik zulmün “ulusal, etnik, ırksal veya dini grupları kısmen veya tamamen yok etme amacıyla işlenen bir eylem” olduğunu inkar etmeye devam ediyor. Resmi pozisyonu değişmedi: Bu, Ermenilerin Ruslarla ittifak halinde ayaklanmasıyla “haklı çıkarılan” ve her iki taraftan da kayıpların olduğu savaş bağlamında gerçekleşen bir sözde trajediydi.

Senatörler sonuç bölümünde, uluslararası toplumun ırk, cinsiyet, dil veya din ayrımı yapılmaksızın insan haklarına saygı gösterilmesini içeren temel ilkelerine rağmen, nefret söyleminin tüm toplumlara nüfuz etmeye devam ettiğini ve yabancılara karşı düşmanlık, ırkçılık, hoşgörüsüzlük ve şiddetli kadın düşmanlığı (kadınların cinsiyete yönelik nefret eğitimi) şeklinde kendini gösterdiğini belirtiyorlar. Onlar bu tanımanın, nefret; devletin silahı haline geldiğinde “insan için hiçbir şeyin imkansız veya inanılmaz olmadığına” dair sürekli bir uyarı olduğunu vurguladılar. Senatörler, bunun, o zamanki Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1915-1916’da gerçekleştirilen ve ne yazık ki yaklaşık 2 milyon insanın öldüğü ve kurban sayısı açısından tarihin en kötü soykırımlarından biri olduğunu kaydettiler.

Senatörler, “Bu suçlar, ulusal, etnik, ırksal ya da dinsel bir grubu kısmen ya da tamamen ortadan kaldırdığı için halkın huzuruna, güvenliğine ve esenliğine yönelik tehdit oluşturmaktadır” diye ekledi.

Dahası, tarihsel olarak milyonlarca insanın ölümünü örtbas etmek için kullanılmış olan, sahte bir üstünlük kisvesi altında kasıtlı, acımasız ve insanlık dışı bir saldırıyı temsil etmektedirler.

Senatörler bugün itibariyle 31 ülkenin Ermenilere uygulanan Soykırım ARMENOSİD’i tanıdığını bildirdiler: Arjantin, Uruguay, Kıbrıs, ABD, Paraguay, Brezilya, Rusya, Vatikan, Danimarka, Kanada, Yunanistan, Lübnan, Belçika, Fransa, İsveç, İtalya, İsviçre, Çek Cumhuriyeti , Portekiz, Slovakya, Hollanda, Polonya, Venezuela, Litvanya, Şili, Bolivya, Avusturya, Lüksemburg, Almanya ve Suriye. 

Avrupa Parlamentosu ve Mercosur Parlamentosu (PARLASUR) gibi bazı uluslararası organlar da buna dahildir.

Bu nedenle, tarihsel olarak Meksika devletinin dış politikasını belirleyen barış, dayanışma ve insan haklarına saygı ilkelerine uygun olarak, ülkenin bu tanımaya katılması gerektiğini onayladılar.

“TC’de Zulüm, Sömürü, Yalan-Talan Devam Ediyor”