Batı Ermenistan’ın Maraş kentine 6 km uzaklıkta 4.3 büyüklüğünde yeni bir deprem kaydedildi. Deprem Halep’te de hissedildi. Ermeni basını Ermeniler hakkında bilgiler yayınladı. Ancak ister Kürtleşmiş Müslümanlar, ister Aleviler olsun, yerel nüfusun önemli bir bölümünün Ermeni kökenli olduğu dikkate alınmalıdır. Depremde birçok Ermeni kutsal yeri, Ermeni mimarisine ait birçok anıt yıkıldı. Kilikya Ermenistan’ındaki Aleksandret’teki Sırbots Karasun Mangants Kilisesi ciddi şekilde hasar gördü. Dünya basını,  rejimin Maraş’taki depremzedelere yardım etmek ve depremin sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeterli çabayı göstermediğini yazıyor. Vatandaşlar, devletin yardım göndermediğini, cesetlerin üstleri örtülmeden sokaklara dağıldığını ve hayatta kalanların seslerinin harabeler altından duyulabildiğini söylüyor.

Frans Press ajansı, Türk rejimine karşı bir öfke dalgasının yükseldiğini yazıyor. Rejimin bu davranışı tesadüfi değil. Ermenilerin aksine Erdoğan ve rejimi durumu iyi biliyor. Bahsettiğimiz gibi Batı Ermenistan’da neredeyse hiç Türk yok, nüfusun çoğu ister Kürtleşmiş Müslümanlar ister Alevi olsa Ermeni kökenlidir, ayrıca Rumlar, Araplar ve Asuri-Süryaniler de var. Birkaç yıl önce hükümet, vatandaşların genetik atalarını kontrol etmek için e-devlet.org denen bir web sitesi başlattı. Site çok çabuk kapatıldı çünkü böylece Türklerin neredeyse hiç olmadığı ortaya çıktı.

Türkiye’nin Birinci Dünya Paylaşım Savaşı’ndaki yenilgisinden ve 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’nden sonra Türk birlikleri Kilikya Ermenistanı’nı terk etti ve Fransız ordusunda savaşan lejyonerler de dahil olmak üzere 1915’te şehirden sürülen Ermenilerin bir kısmı (yaklaşık 25.000 kişi) Maraş’a döndü.

1919’da Kemalist-milliyetçi hareketin geliştiği koşullarda Türk yetkililer, Fransız garnizonunu Maraş’tan silah zoruyla çıkarmak ve Ermenileri katletmek için yeni bir plan hazırlıyorlar. Bunu başarmak için yetkililer önce yerel Müslüman çeteyi silahlandırır, ardından isyanlar düzenleyerek Maraşlı Ermenilere karşı nefreti körükler.

21 Ocak 1920’de Kemalist birlikleri ansızın bir saldırıyla şehirdeki Fransız garnizonuna önemli kayıplar verdi. İlerleyen günlerde Ermeni mahallelerinin sürekli bombalanması sonucu çıkan yangın, kilise ve diğer kurumlara sığınan Ermeniler arasında kundaklama sebebi oldu. Türk kuvvetleri, meşalelerle Ermeni mahallelerine saldırdığında ve Ermeni evlerini ateşe verdiğinde durum daha da vahim bir hal alır. Oluşturulan koşullar altında, Fransız komutanlığının kararsız ve belirsiz konumu, son derece eşitsiz koşullar altında Ermeni nüfusunu şehrin farklı bölgelerinde meşru müdafaaya başvurmaya zorluyor.

Özellikle Surp Sarkis, Surp Karasun Mankants ve Surp Astvatsatsin kiliselerinin yakınlarında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Burada eski silahlarla donanmış onlarca Maraş Ermenileri  konuşlanmış birkaç Ermeni lejyoneriyle birlikte bu kiliselere sığınan binlerce Ermeni’nin hayatını korumaya çalıştı.

Sarkis Markaryan, Setrak Khrlakyan, Hovsep, Hacı ve Bedros Havancıyan kardeşleri, Aram Samuelyan, Minas Hamparyan, Stepan Ağazaryan ve diğer yiğitler, yaklaşık yirmi gün süren hayatta kalma mücadelesinde kahramanlıklarıyla öne çıktılar.

Son olarak, 10 Şubat akşamı, Fransız komutanlığının Maraş’ı terk etme konusundaki şerefsiz kararı, yerel Ermenilerin gelecekteki kaderi üzerinde geri dönüşü olmayan etki yarattı. Birkaç bin Ermeni, Fransız garnizonu ile Maraş’ın dehşetinden kurtulmayı başardı, ancak bir kısmı Kilis’e geri çekilme yolunda şiddetli kış soğuğuna, açlığa ve hastalıklara kurban gitti.

Az sayıdaki öz savunma kuvvetleri artık ezici Türk kuvvetlerine karşı koyamayacak durumdaydı. 11 Şubat’ta binlerce Ermeni Türklerin katliamına teslim oldu.

Maraş’ın meşru müdafaası, Ermeni halkının Türk canilere karşı verdiği mücadelenin kahramanlık sayfalarından biridir.

Aşkhen Virabyan

“TC’de Saray Rejimi Enkaz Altında Kaldı”