
Bugüne kadar, şiddetli depremden sonra resmi olarak 30.000’den fazla can kaybı bildirildi. Yüzbinlerce insan enkaz altında kaldı ve kurban sayısı birkaç kat artacak. Yaralılar, milyonlarca evsiz sayısı. Tüm yerleşim yerleri yerle bir edildi ve yeniden inşa edilmeyecek.
Dünya basını, Ankara rejiminin gerekli ve yeterli önlemleri almadığına dikkat çekiyor. Birçok mahallede mahalle sakinleri sorunları kendi başlarına çözmeye çalışıyor. Yağma ve sakatlama vakaları var. Aynı zamanda, yabancı kurtarma misyonlarını tehdit eden grupların raporları var. Almanya ve Avusturya’dan kurtarma ekipleri afet bölgesini terk etmek zorunda kaldı.
Dünya basını da inşaat kalitesi ve denetimi sorunlarını gündeme getiriyor. Bu alandaki yolsuzluk zincirinin iktidar partisine, hatta Erdoğan’ın inşaat sektöründe yoğun bir şekilde yer alan aile üyeleri ve akrabalarına kadar ulaştığını belirtmek gerekir.
Basına göre, Erdoğan’ın iktidarda olduğu Türkiye’de inşaat kuruluşlarını kalite ve standart ihlallerini düzeltme ve onlara yüksek para cezaları uygulama zorunluluğundan kurtaran bir “inşaat affı” ilan edildi. Basında çıkan haberlere göre, bu türden bir başka affın deprem arifesinde hazırlanmakta olduğu belirtilmelidir. Deprem “Türkiye”yi uzunlamasına ve derinden ikiye ayırdı. Ermeni basınının (Doğu Ermenistan ve Diaspora’dan) inatçı ısrarlarına rağmen, her şehrin adının başında “Türk”ün vurgulanmasına rağmen, Ermeni isimleri yeniden duyuldu. Erdoğan’ın Artsakh’ta Batı Ermenistan şehirlerinin harabeleri üzerinde Ermenistan’a karşı düzenlenen terör savaşına katılımından bizzat bahsettiği, ancak yardım gönderen ülkeler arasında Ermenistan’dan bahsetmediği belirtilmelidir. Depremin ardından Rusya’nın Ermenistan’a yönelik propagandasının ve düşmanca eylemlerinin yoğunlaşması da dikkat çekicidir.
Ruslar, 1919’da Batı Ermenistan sorununu Lenin-Atatürk paktı ile “kapatmaya” çalıştı. Altın, silah, buğday, yabancı diplomatik çabalarla Moskova, modern Türkiye’yi Ermeni kanı ve toprakları üzerinde inşa etmeye başlıyordu. Budyonny ve Frunze komutasındaki Rus birlikleri, 1919-1923’te Zmurnia’da (İzmir) Kars ve Gümrü’den yüzbinlerce Ermeni’yi Kemallerle el ele katletti. 1920’de Ermenistan Cumhuriyeti, Moskova’nın inisiyatifiyle 1921’de Rus-Türk anlaşmalarıyla işgal edildi, Ermenistan topraklarının büyük bir kısmı Rusların yarattığı Türkiye’ye ve Rusların başka bir beynine devredildi, “Azerbaycan”. Yüz Yıllık Plan, Ermenistan’ın tamamen yok olmasına ve Ermeni yurdundaki Ermenilerin tamamen yok edilmesine kadar devam eder. Bu, Artsakh’ta ve Ermenistan’ın diğer bölgelerinde oluyor.
Moskova ve Ankara’nın ve onların kukla Ermeni rejimlerinin çabalarına rağmen, Batı Ermenistan var, Ermeni haklarının kalın paketi hiçbir yerde kaybolmadı. Malatya, Urha, Tigranakert, Kilis, Til Armen, Antep, Maraş, Van, Kilikya, Türkçe konuşan, Müslümanlaşmış, Kürtleşmiş, Arevi kökenli milyonlarca Ermeni, Ermeni Devleti’nin ve gerçek adı “Türkiye”nin geri dönüşünü bekliyor. Ermenilerin uluslararası rolünün ve medeniyet sorumluluğunun uygulaması bu olmalıdır.