
Soykırım sırasında kaçırılan ya da anne babalarının katledilmesinden sonra bir şekilde kurtulan Ermeni çocukları konusu ayrı ve ciddi bir çalışma konusudur.
Türkler de dahil olmak üzere birçok kaynağın kanıtladığı gibi, Ermenilere yönelik soykırım sırasında çok sayıda Ermeni çocuk Türkler ve Kürtler tarafından kaçırıldı. Yetim kalan Ermeni çocukların bir kısmı Osmanlı makamlarının emir ve inisiyatifiyle Müslüman ailelere dağıtılmış, ayrıca Türk yetimhanelerinde toplanarak Müslümanlaştırılmıştır.
Bunun kanıtı Osmanlı arşivlerinde korunmaktadır. Farklı kaynakların sunduğu gerçekler karşılaştırıldığında, Ermenilere karşı işlenen suçlar sırasında Ermeni çocukların zorla Müslümanlaştırılması ve asimile edilmesinin devlet ve toplumun genel sınıfları tarafından iki düzeyde gerçekleştirildiği sonucuna varılabilir: 1. Anne ve babasını kaybeden, katliamdan bir şekilde kurtulan, evsiz, kimsesiz, bakımsız bırakılan Ermeni çocukları, devletin iradesiyle İslamlaştırılarak Müslüman ailelere verildi. Yukarıdakileri doğrulayan bir örnek olarak Osmanlı arşivinde muhafaza edilen 10 Temmuz 1915 tarihli resmi belgeyi verebiliriz: Belgede özellikle, Ermenilerin bulunmadığı köy ve kasabalarda Müslümanlaştırılan yetim Ermeni çocuklarının varlıklı Müslüman ailelere verilmesi gerektiği söyleniyor. Çocuk sayısı fazla ise, zor durumdaki Müslüman ailelere teslim edilmeli ve her çocuk için ayda 30 kuruş ödenmelidir. Bu çocukların sayısına ve konumuna ilişkin veriler listelenmeli ve merkeze gönderilmelidir. Bu çocukların Müslüman bir eğitim almaları şartıyla bu ailelere teslim edildiği özellikle belirtiliyor. Daha sonra farklı kaymakamlara hitaben yazılan aynı muhtevaya sahip yazılara da rastlanmaktadır. Çocukların özellikle Ermenilerin bulunmadığı yerlere dağıtılması gerektiği belirtilmesi dikkat çekicidir. Görünüşe göre amaç, gelecekte bu çocukların akrabalarıyla iletişim kurma fırsatı bulamamaları ve kolayca asimile olmaları ve İslam’a geçmeleriydi. Ayrıca Osmanlı hükümeti, savaş durumuna rağmen kendi inisiyatifiyle Ermeni yetimleri Türk yetimhanelerinde toplayarak Müslümanlaştırıp Türkleştirmiştir.
Osmanlı arşivleri, Jön Türkler’in lideri Harbiye Nazırı Enver’in İçişleri Bakanı Talat’a yazdığı, arzusunu dile getirdiği ve Ermeni yetimlerin özellikle Türk yetimhanelerine gönderilmesini talep ettiği mektuplarını saklamıştır. Enver’in 9 Mayıs 1916’da Dâhiliye Nezareti’ne yazdığı mektupta şöyle deniyor: “Dini değiştirilen veya değiştirilmeyen Ermeni yetimleri yetimhanelerimize alırsanız, gerekli masrafları askeri bütçeden karşılamaya hazırım.”
Maarif Nezareti Mardin Valiliğine gönderilen 1 Haziran 1916 tarihli şifreli telgrafta, Mardin yetimhanesine yalnızca Müslümanlaştırılan Ermeni çocukların götürülmesi gerektiği belirtiliyor. Daha önce, 30 Nisan 1916’da İçişleri Bakanlığı’nın mağdur bırakılan Ermeni kadın ve çocuklarla ilgili yayınladığı genel emrin 3. maddesinde şöyle deniyordu: “12 yaşından küçük Ermeni çocukları yetimhanelerimize götürmek.”
Enver ve diğerlerinin Ermeni yetimleri özellikle Türk yetimhanelerine götürmeye ilgi duymalarının, onları Müslümanlaştırma ve asimile etme arzusundan kaynaklandığı sonucuna varılabilir, çünkü o yıllarda Osmanlı topraklarında Avrupalı ve Amerikalı misyoner yetimhaneleri de faaliyet gösteriyordu. Yetim Ermeni çocukların İslamlaştırılması ve asimile edilmesi konusuyla ilgilenen bir diğer üst düzey yetkili ise Suriye ve Lübnan’daki Ermeni yetimlerin sorunlarıyla ilgilenen ünlü Jön Türk lideri Cemal Paşa idi. Onun girişimiyle Ayin Tura’daki Fransız Cizvit misyonuna ait manastırda, Müslümanlaştırma ve Türkleştirme amacıyla Ermeni çocukların toplandığı bir yetimhane kuruldu. Cemal, Soykırım sırasında Ermeni çocuklarını İslamlaştırma ve Türkleştirme yönündeki aktif çabalarıyla tanınan Pan-Türkist kadın yazar Halide Edibi’yi özel olarak İstanbul’dan davet etti.
2. Ermeni çocuklarının İslamlaştırılması ve Türkleştirilmesine Türk toplumunun geniş çevreleri de müdahil olmuştur. Ermeni Soykırımı sırasında Türkler ve Kürtler çok sayıda Ermeni çocuğu kaçırıp İslam’ı kabul etmeye zorladılar. Bu tartışılmaz gerçeği inkar edemeyen Türk tarafı, aynı zamanda hümanist duygularla sözde “iyi” Türklerin sürgündeki Ermeni çocukları “kurtardığı” hipotezini devreye soktu. Mutlak değerlendirmelerden yana olmadığımız için, bazen, çok ender durumlarda, böyle bir hipotezin göz ardı edilemeyeceğini kabul etmenin mümkün olduğunu düşünüyoruz, ancak çoğu durumda, Ermeni çocukları, onları Müslümanlaştırmak ve Türkleştirmek amacıyla zorla götürüldü ve insani değil, tamamen kişisel ve aynı zamanda ekonomik çıkarlar doğrultusunda yönlendirildi.
Türklerin ve Kürtlerin sürgündeki Ermeni çocukları “kurtarma” ve İslamlaştırma güdülerini anlamak için İslam-Türk realitesinin bazı nüansları bize göre hiç de ikincil değil. Bir yandan Türkler ve Kürtler, Ermeni çocukları kaçırıp asimile ederek bedava iş gücü elde ederken, diğer yandan haremlerini özellikle Ermeni kız çocuklarıyla doldurmuşlar. İslam-Türk evlilik gelenekleriyle ilgili bir başka önemli nüans daha: erkek tarafı, anne babasına belli bir meblağ ödeyerek gelini satın alıyor. Ermeni kız çocukları edinen Müslümanlar, pek çok gerçeğin gösterdiği gibi, onları kendi oğullarıyla evlendirerek, “başlık parası” gibi külfetli bir yükümlülükten de kurtulmuş olurlar. Şimdi Türkiye’deki “etnik kimlik krizi” tartışması çerçevesinde, Soykırım sırasında kaçırılan Ermeni çocuklar, özellikle de kız çocukları hakkında yeni gerçekler ortaya çıkıyor. Bu kızların Müslümanlarla evlenmesi sonucunda bugün Türkiye’de belli bir oranda Ermeni kanına sahip melezlerden oluşan büyük bir kitle oluşmuştur.
Devamı gelecek…
Western Armenia TV köşe yazarı-analist Aşkhen Virabyan