
Etnik köken konusunun Batı Ermenistan’da önemli bir konu olarak görüldüğünü ve siyasette sık sık yer bulduğunu söylersek yanılmış olmayız.
Batı Ermenistan’da meydana gelen önemli süreçlerin odağında, etnik köken konusu zaman zaman ortaya çıkıyor ve aktif olarak dolaşıma giriyor, politikacıların, analistlerin ve basının ilgi konusu haline geliyor. Türk devletinin üst düzey bir görevlisinin farklı bir etnik kökene sahip olmakla “suçlanması” artık yaygın bir olgudur. Türk “milli” devletinde farklı bir etnik kökene sahip olmanın, yani Türk olmamanın hakaret olarak algılanması doğal sayılıyor.
Türk toplumunda, çeşitli kompleks ve kalıpların yanı sıra, tezahürleri farklı olan etnik kimlik ve etnik bütünlük kompleksinin oldukça yaygın olduğu sonucuna varılabilir. Etnik köken konusu, Türk hükümetinin iç politikasına daha belirgin ve hatta acı bir şekilde yansımış, Türk siyasi teknolojilerinin önemli ve ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu konunun Türk siyasi gündeminde sürekli değişen yoğunlukta olduğu söylenebilir, bu nedenle benzer örneklerden birini ele almayı gerekli görüyoruz. Böylece 2009 yılının Mart ayında, Türk devletinin yerel yönetim seçimleri, özellikle belediye başkan adaylarının iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi ile muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisinin temsilcileri arasında Konstantinopolis’te, hararetli bir çekişmeye sahne oldu. Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için oldukça özgün bir siyasetçi olan Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nu aday gösterdi. Pek çok kişiye göre oldukça dengeli ve sinirleri kuvvetli olan Kılıçdaroğlu, mevcut Türk devletinin siyasi semasında yükselen yıldızlardan biridir. Artan popülaritesini ve oylarını baltalamak için etnik köken konusunun seçilmesi şaşırtıcı değil. Özellikle, önde gelen birçok medya organında “Kemal Kılıçdaroğlu’nun Yemuş adlı annesi bir Ermeni ve Dersim’de yaşıyor” açıklaması yayınlandı. Bu haber siyasi gündemin ve basının en önemli konularından biri haline geldi. Bir gazeteci direkmen Kılıçdaroğlu’nun annesini aradı ve doğrudan sordu: “Siz bir Ermeni misiniz?” Beklenmedik soruyu ikincisinin kızı şöyle yanıtladı: “Hayır, biz Müslümanız.” Kılıçdaroğlu’nun Ermeni kökenli olduğuna dair söylentiler daha önce de ortalıkta dolaşıyordu ama bu söylentiler belediye başkan adayı olduğunda şiddetle dile getirildi ve bu oldukça tehlikeliydi. Ancak Kılıçdaroğlu, her zamanki soğukkanlılığını bu konuda da koruyarak soruları şöyle yanıtladı: “Annem Ermeni olabilir, Kürt olabilir, Rum olabilir ama bu bizim annemize olan sevgimizi azaltmaz.” Yani bir yandan bu gerçeği inkar etmemiş, bir yandan da insanların ırklarını seçme şanslarının olmadığını ekleyerek başka bir boyuta taşımaya çalışmıştır.
Ancak, benzer siyasi oyunların aynı muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi tarafından da kullanıldığını ve Milletvekillerinden biri olan Canan Arıtman’ın eski Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü Ermeni asıllı olmakla “suçladığını” ve annesinin Ermeni olduğunu iddia ettiğini not edelim. Ancak Gül, Kılıçdaroğlu’nun aksine bu konuyu oldukça sert ve duygusal bir şekilde yanıtladı: Önce alenen soyunun Müslüman ve Türk olduğunu söyledi, ardından soyağacı basında yayınlandı. Ayrıca Arıtman’a karşı kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle “sembolik dava” açtı.
Bu arada etnik köken için birbirini suçlamak Türk gerçekliğinde yeni bir olgu değil ve şaşırtıcı bir şekilde özellikle ırkçı milliyetçiler arasında yaygındır. Farklı zamanlarda en meşhur ırkçılar birbirlerini Türk kökenli olmamakla suçladılar. Bütün bunlar, yani hem iktidar hem de muhalefet güçleri tarafından iç siyasi mücadelede etnik kökenin manipüle edilmesi, iktidar partisi ve özellikle lideri Erdoğan’ın etnik milliyetçiliğe karşı olduklarını tekrarlayan açıklamaları bağlamında daha da çelişkili görünmektedir. Bu arada Kılıçdaroğlu’nun soğuk tavrı ve aslında annesinin Ermeni asıllı olduğunu inkar etmemesi çeşitli çevreler tarafından daha doğru değerlendirildi, ancak bu haberden sonra reytingi dramatik bir şekilde düştü ve sonunda seçimi kaybetti.
Batı Ermenistan’da bir süre önce sürmekte olan tartışmalı “Ergenekon” terör örgütü davası çerçevesinde etnik köken konusu da tartışılıyordu. Tutuklananlardan Özel Harekat Dairesi eski başkan yardımcısı İbrahim Şahin’in çeşitli partilerde Ermeni asıllı kişilerin kimliği tespit etme ve kayıt altına alma görevini aldığı öğrenildi. Arama sonucunda bulunan Şahin’in defteri, Türk devletinin siyasi hayatındaki tanınmış isimlerin etnik kökenlerine ilişkin verileri içeren bir liste içermektedir. Buna göre, Milliyetçi Hareket Partisi (Bozkurtlar) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Demokratik Halk Partisi Genel Başkanı Ahmet Türk, Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Mehmet Sander ve Mehmet Eymür Ermeni asıllıdır. Türkiye’de etnik köken sorununun gelişmesi ve yeni süreçler kazanması açıktır. Bazı Türk sosyologları, çokça konuşulan bu konuya atıfta bulunarak, bu olguyu haklı olarak Türk toplumunda yaygın görülen hastalıklardan biri olarak nitelendiriyor.
Devam edecek…
Aşken Virabyan