
Çeşitli gözlemler ve gerçekler, Batı Ermenistan’ın Müslümanlaştırılmış Ermenileri ve onların soyundan gelenler arasında, Ermeni köklerine sahip olmalarına rağmen bunu inkar etmekle kalmayıp, aynı zamanda çevreye “saf Türk” ya da belirgin bir şekilde Ermeni karşıtı Müslümanlar olduklarını kanıtlamaya çalışan bir tabaka olduğunu iddia etmemizi sağlıyor. Onların birçoğu, kendilerinden farklı olarak köklerine sadık kalmayı başarmış Ermenileri psikolojik olarak düşman gibi görüyor ve bir numaralı düşman ilan ediyor. Türk devletinin Ermenilere karşı kök salmış tavrı, Ermeni asıllıların Ermeni karşıtlığını ortaya koymasının da önemli bir koşulu olarak değerlendirilmelidir. Buna göre düşman bir ulus olarak algılanırlar ve psikolojik olarak da düşman bir ulusa ait olmak istemezler. Bu nedenle çoğu kez egemen ulustan uzaklaşma yolunu seçerler. Soruna değinen etnograf Harutyun Marutyan şu görüşü dile getirdi: “Basın yayınları, siyasi veya ekonomik nitelikteki doğrudan ve dolaylı baskılar, kendilerine biçilen etiketlerden kurtulmaya çalışan insanlar için çevrelerini değiştirme, akrabalarıyla da son bağlarını kesmenin ve aslında asimile olma yolunu tutuyorlar. Üstelik, burada da bu tür süreçleri hızlandıran ya da yavaşlatan birçok faktör var.”
Çeşitli kaynaklar, Ermeni veya en azından “saf Türk” olmayan kökenleri önde gelen Türk milliyetçilerine atfeder. Benzer örnekler arasında, Türk devletinin fevri Ermeni karşıtlarından biri olan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Ermeni kökenli olduğu konusuna değinmek istiyoruz. İsviçre’de de soykırımı ARMENOSİD’i reddettiği için hüküm giyen Ermenilere karşı işlenen soykırımın ARMENOSİD’in uluslararası alanda tanınmasına karşı aktif mücadele edenlerden biri olduğunu hatırlatalım. Bazı Türk çevreleri büyük yaygara kopararak Perinçek’i “Lozan fatihi” olarak niteledi. İşçi Partisi’nin milliyetçi genel başkanı, Ermenilere yönelik soykırım ARMENOSİD gerçeğini “emperyalist bir yalan” olarak nitelendiriyor. Ermeni katliamlarının tanınmasına karşı mücadelenin bir aracı olan oğlu da onun izinden gidiyor. Batı Ermenistan’da ortalığı karıştıran “Ergenekon” terör örgütü davasında Doğu Perinçek’in tutuklandığını belirtmek gerekir. Çeşitli Türk kaynaklarına göre Doğu Perinçek, Yerzınka’nın (Erzincan) Eğin (Akn) ilçesinin Apçağa köyündendir. Akn ilçesinin özellikle Ermeni kökenli din değiştirenlerin bolluğuyla ünlü olduğunu belirtmek gereklidir ve tarihi kaynaklar, 1915’ten önce bile, ağırlıklı olarak Hıristiyanların yaşadığını, çoğunlukla Ermeniler ve Rumların yaşadığını doğrulamaktadır. Ancak Perinçek’in kökeni hakkında Türk “Chronical” dergisi daha derin, kapsamlı ve en önemlisi ciddi gerçekleri ortaya koydu. Söz konusu dergide yayınlanan makalede, söz konusu bölgenin demografik, sosyal, ekonomik, dini ve etnik görünümü hakkında veri sağlayan arşiv belgelerinden, yani Osmanlı mahkeme kayıtlarından alıntı yapılması özellikle dikkat çekicidir. Özellikle kırsal Akn kasabasında çok sayıda Ermeni vardı, çok sayıda Ermeni de Akn’a bağlı Kemer-gab, Apçağa, İliç vb köylerde yaşıyordu.
Özellikle milliyetçi Perinçek’in geldiği Apçağa köyü, ağırlıklı olarak Ermeni nüfusa sahip bir köydü. Köy muhtarı ve köy meclisi üyeleri Ermeniler idi. İsimleri bile mahkeme kayıtlarında saklıdır, örneğin: Hakop’un oğlu Kirkor, Artin’in oğlu Kirkor vb. Bahsi geçen makalede belirtildiği gibi, Akn-Eğin Ermenileri arasında oldukça yaygın ve aynı zamanda şaşırtıcı bir örüntü fark edilmiştir: hepsinin sülale adları vardı (karşılaştırma için, Türk Devleti’nin Soyadı Kanunu’nun ancak 1934’te tedavüle çıktığını ve bundan sonra Türklerin soyadı taşımaya başladığını not edelim), ancak çoğunun Muratoğlu, Değirmencioğlu, Çilingiroğlu, Ayvazoğlu, Perinçoğlu gibi Türkçe isimlerden oluşması şaşırtıcıdır.
Ancak mahkeme sicillerinde başka bir ilginç ve ayrıntılı özellik kaydedilmiş: neredeyse tamamı Türk soyadlarına sahip olmasına rağmen münhasıran Ermeni isimleri taşıyorlardı ve Türk veya yabancı isimleri taşımaları bir istisna olarak görülüyordu. Yine mahkeme sicillerinde Perinçoğulları’nın tamamının Ermeni olduğu kaydediliyor. Hatta, onlar hakkında bazı davalar var ve örneğin, “Ermeni Milletinden Perinçoğlu Stepan ve Khaçatur” gibi isimler geçiyor.
Doğu Perinçek’in dedesinin babası Mehmet Sadık Perinçoğlu 1850’de Apçağa köyünde doğdu, oğlu Mehmet Cemal Perinçek de aynı köyde 1887’de dünyaya geldi. Ancak görüldüğü gibi isimleri Ermenice değil ve aslında yukarıda belirtilen özellik ihlal ediliyor. Bu belki bir istisna olarak yorumlanabilir, ancak yine de mahkeme kayıtlarında saklanan gerçekler hem bu hem de diğer konulara ışık tutmaktadır. Böylece Mehmet Sadık Perinçoğlu Osmanlı saray sicillerinde “mühtedi” olarak kaydedilir. Bu da, dini değiştirmiş anlamına gelir. Yani 19. yüzyılın ikinci yarısında Müslüman olduğu ortaya çıkıyor ama sebep belirtilmiyor.
Bu da İslamlaştırma politikasının inişli çıkışlı bir şekilde Osmanlı Devleti’nin varlığı boyunca devam ettiğini göstermektedir. Doğu Perinçek, bu Müslümanlaştırılmış Ermeni’nin torunudur ve Ermeni kökeni tam aksi bir etki yaratarak onu milliyetçilik yolunu seçmeye itmiştir. Ancak bu durum bile onları Türk toplumu tarafından Türk kökenli olmamakla suçlanma tehlikesinden “kurtarmıyor”.
“Agos” gazetesi muhabiri Bagrat Estukyan şunu yazıyor: “Öyleyse millet hainlerine ne diyeceğiz? Hatta millet haini değil, milletinden nefret edenler. Cemaatin hafızasının buna izin vermediğini görüyorsunuz. Milliyetçinin yüzündeki perdeyi çekip çıkarıyor, hayatı boyunca nelerden kaçtığını ortaya çıkarıyor.”
Devam edecek…
Aşkhen Virabyan