Batı Ermenista’da 6 Şubat’taki depremin ardından çok yoğun bir göç dalgası başladı. Yaşanan göç görünen yüzünde konutların yetersizliği ve başta çadır olmak üzere temel ihtiyaçların hala giderilmemiş olması gibi nedenler yatıyor. Fakat yoğun göçün altında yatan esas neden görünen sebeplerden çok farklı olarak bir devlet politikasının olduğunu gösteriyor. 

Depremin etkilediği kentlerde yaşayan insanların zorunlu olarak göçe tabi tutulması inkar ve asimilasyon politikaları ile aynı karakteristik özelliği taşıyor.

AKP-MHP iktidarının AFAD eliyle bölgede yaşayan halklara göç etmeleri için batı illerini göstermesinin dikkat çekici olduğu söyleyen Dikranagert-Diyarbakır Şehir Planlamacıları Odası Eşbaşkanı Berivan Güneş, şöyle devam ediyor: ”İktidarın yıllar içerisinde önüne koymuş olduğu sanayi ve enerji yatırımların yapıldığı bölgelere Aydın, Muğla, İzmir, Antalya, Mardin’e bakmak gerekir. İktidar özellikle bu illerde son zamanlarda ciddi yatırım planları hazırlamış durumda. Bu anlamda buralara göçerteceği nüfus ile birlikte buralarda ucuz işgücü yaratma politikası güdüldü.”

Depremle beraber yaşanan göçlerin asimilasyon politikaları ile doğrudan bir bağlantısı olduğunu söyleyen Güneş, bu politikanın tarihsel arka planını şöyle değerlendiriyor: 

“Yavuz Sultan Selim’in eliyle 1500’lü yıllarda devreye konulan göçertme politikası Ermeniler, Kürtler ve Aleviler üzerinde uygulandı ve Cumhuriyet döneminde bu politika devam ettirildi.  Zorunlu göç politikaları bugün yine devlet eliyle ortaya çıkan bir afet sonucu uygulanmak isteniyor. 

500 yıldır tamamlanamayan asimile politikasının tamamlanması için deprem bir fırsat olarak görülüyor.”

Batı Ermenistan Cumhuriyeti çeşitli kanallardan Türk makamlarının izlediği asimilasyon politikasına defalarca atıfta bulunmuştur.  Ancak Türk makamlarının bu çabalarının artık kendi topraklarında yaşayan yerlilerin etnik bilincine gelme sürecini durduramayacağını da belirtmekte fayda var. Ve ne iç göç ne de zorunlu göç, Ermeni etnik grubunun köklerini yeniden keşfetmesini ve Batı Ermenistan Cumhuriyeti vatandaşı unvanını ve bundan doğan tüm haklarını talep etmesini engelleyemez. Türk makamlarını bir kez daha uyarıyoruz: Başkasının devletine ve yerli halkına el koymak için boşuna çaba sarf etmeyin.

“TC Halkının Karşısında Şerdoğan’ın Organize Kötülüğü Mevcut”