“Nereye gidersen hep “Hayastan” diye bağır”: Bu sözler, Amerika Birleşik Devletleri’nde doğup yaşayan dünyaca ünlü  Ermeni yazar William Saroyan’ın mesajıydı. 

O, Ermenice yazmıyordu ama özünde Ermeniydi, eserlerinin dünyaca bilinen kahramanları Ermeniydiler.

William Saroyan, Batı Ermenistan’ın Bağeş-Bitlis şehrinden Fresno’ya göç eden Ermeni bir ailede dünyaya geldi.

Daha sonra büyük yazar şunları yazdı: “Ben, Armenak ve Taguhi Saroyan’ın dördüncü çocuğu olan William Saroyan’ım… Kaliforniya eyaleti Fresno’da doğdum ama ailem Bitlisli… Ermeni topraklarından uzakta yaşasak da, Ermenistan içimizde, Bitlis de içimizdeydi. Aynı zamanda biz de düşüncelerimizle, tartışmalarımızla, anılarımızla Bitlis’teydik. Eski şarkılarımızı söylerdik. Bitlis’in hikayelerini anlatırdık…”.

Dört yaşında babasını kaybetmiş ve bir süre yetimhanede kalmış. Daha sonra annesi oğlunu yetimhaneden çıkarıp okula gönderdi. Ailesinin geçimini sağlamak için genç çocuk okulu bırakıp sokaklarda gazete satmak, ardından bir telgrafhanede kurye olarak çalışmak  zorunda kaldı.

Saroyan, “Yedi yaşından itibaren kaldırımlarda ve kavşaklarda gazete satmaya başladım. Bir gün mahalle çocukları beni beyzbol oynamaya davet ettiler ve ben, kalan gazeteleri satmam gerektiğini çok iyi bildiğim halde teklifi geri çeviremedim ve arkadaşlarımın arasına katıldım. Birden annemin sesini duydum: “Ne yapıyorsun?”, “Oyun oynuyorum anne” dedim. Annemin bir bakışı işime dönmem için yeterliydi. O günden sonra diğer çocuklara benzememem gerektiğini anladım” diye yazdı.

Ancak iş onu okumaktan alıkoymadı, hatta kısa öyküler yazdı.

İlk öyküsü 1933’te Boston’da yayınlanan  “Hayrenik” haftalık gazetesinde Sirak Goryan imzasıyla yayımlandı.

Saroyan’ın ilk öykü kitabı “Uçan Trapezdeki Cesur Genç Adam” başlığı altında 1934’te yayınlandı ve hemen genç yazarın tanınmasını sağladı.

1939 yılında Saroyan, “Hayatının Saatleri” adlı oyunuyla Pulitzer Ödülü’nü kazandı, ancak ticaretin sanatları himaye etme hakkı olmadığı ve devletin edebiyat işlerine karışmaması gerektiğini düşünerek ödülü reddetti. Bu durumda Pulitzer Ödülü o zamanlar için çok büyük bir meblağ olan 10.000 dolar tutarındaydı, Saroyan’ın ailesi ise maddi sıkıntı yaşıyordu.

Saroyan “Hayat sanattır, muhasebe değil. İnsanın kendini bulması için birçok oyun denemesi gerekiyor” diye yazdı.

1942’de Saroyan askere gitti. Onun için savaş, insanlığa karşı en büyük kötülüktü. Bu konu, “İnsanlık Komedisi” adlı romanına yansıdı. 1944’te Amerikan Film Akademisi, buna dayanarak yazılan aynı adlı senaryo için Saroyan’a “Oscar” ödülü verdi.

Saroyan’ın kahramanlarının çoğu, Ermeni çevresini ulusal örf ve adetleriyle, vatanın tarihi hafızasıyla temsil eden Ermenilerdir. Anavatan teması, asırlık geleneklerini koruyan insanların orijinal karakterleri, Amerikan yaşam tarzının düzleştirici standartlarıyla tezat oluşturuyor. Saroyan’ın kahramanları, özellikle çocuk ve gençlerin etkileyici karakterleri, ruh saflığının ve samimiyetinin simgesi olarak dünya edebiyatına girmiştir.

Saroyan,”İyiyi her yerde arayın ve bulur bulmaz saklandığı yerden gün ışığına çıkarın, iyilik rahat olsun ve kendinden utanmasın. Göz nuru gibi tutun, insanlığın en ufak izlerini bile besleyin, çünkü o, gelip geçici de olsa ölüme direnir.  Her şeyde parlak olanı, lekelenemeyecek olanı bulun” diye yazdı.

Dünyanın önde gelen süreli yayınları, Saroyan’ın sınırsız insanlığını, evrensel sorunları basit bir dille gündeme getirme yeteneğini anlatan makaleler yazdı. 

“Hayatı inceliyorum. Ben bir araştırmacıyım. Dört tarafımda bulunan her şeyi inceliyorum. Her şeyi. Ve, görünüşe göre sadece kötülüğün ve ölümün yaşadığı yerde bir insanın ruhunda veya bir şeyde bir parça güzellik bulduğum anda, hayatımızın tükenmez iyiliklerle dolu olduğunu anlıyorum.”

Saroyan edebiyata girdiği en başından beri, eleştirmenler onun edebi tarzını Steinbeck ve Faulkner’a benzettiler. Birçoğu Hemingway ile paralellikler kurdu. Bu arada, ikincisi bu gerçeği pek beğenmedi. Bunun nedeni, ilk yayımladığı “Yetmiş Bin Süryani” adlı kitabının öyküsünde, karakteristik zalim ironisi ile Saroyan, Sherwood Anderson’un adının yanında Hemingway’den bahsetmesi olabilir. O vesileyle Hemingway’in “Esquire” dergisindeki cevabı gecikmedi.  Saroyan’ı “avuca zar zor sığan” ve bazı değişiklikler yapabilecekmiş gibi görünen acemi bir yazar olarak tanımladı. Ancak edebiyat alanında önemli bir yeri olan bu yazarın alaycı görüşü, Saroyan’ın edebiyata ihtişamla girmesini engel olamadı.

Hatta birçoğunun uydurma olduğuna inandığı Saroyan-Hemingway kavgasının bir hikayesi bile var. Hikayeye göre, Amerika Birleşik Devletleri’nde, ünlü bohem barlardan birinde düzenlenen bir edebiyat toplantısı sırasında güzel bir Ermeni kadın içeri girer ve onu görünce Hemingway “Bu Ermeni sokak kadınının ne güzel vücudu  var” diye haykırır. Ve bundan sonra Saroyan’ın Hemingway’i yumruklamaya başladığı söyleniyor.

Aslında, bu hikaye pek olası değil, çünkü Hemingway, o sırada eşiyle Paris’te olduğu için o toplantıya katılmadı. Ancak Ermenistan Cumhuriyeti’nde verilen röportajlardan birinde Saroyan, bir kere bir barda Hemingway’e çarptığını, o sağlam ve fiziksel olarak çok güçlü adamı yere düşürdüğünü itiraf etti. Saroyan, Hemingway’e vurduğu için “Ulusal onuruma hakaret etti” dedi ve ardından “ama o sarhoştu” diye ekledi. Ayrıca, Paris’teki kafelerden birinde üzerinde “Hemingway ve Saroyan burada tartıştı” yazılı bir tabelanın hala asılı olduğu söyleniyor.

Saroyan 4 kez memleketini ziyaret etmeyi başardı. Ziyaretlerinin her biri bir bayram haline geliyordu.

William Saroyan 1981 yılında Fresno’da öldü. Vasiyetine göre, kalıntıların bir kısmı memlekette, Gomidas’ın adını taşıyan ünlüler panteonda defnedildi.

Ermeniler Saroyan’ı sadece sade dili, derin, evrensel yazıları için değil, İngilizce harf ve kelimelerle Ermenice yazdığı için de seviyorlar. “Ermenice biliyorum, bu, İngilizce yazmama yardım ediyor” diye yazdı.

Saroyan, gerçek bir Ermeni olarak kalırken nasıl gerçek bir Amerikalı olacağını anladı. San Francisco’da, Hollywood’da ya da New York’ta nerede olursa olsun Saroyan’ın kalbi hep memleketindeydi.

Aşken Virabyan

gazeteci-analist westernarmeniatv