Gayrimüslim milletlerin çocuklarının zorla İslamlaştırılması ve Türkleştirilmesinin Osmanlı İmparatorluğu’nda derin kökleri vardır. Kanıtlar, bu politikanın Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışına kadar uygulandığını göstermektedir. 

Çocuklar her zaman din değiştirme için uygun hedefler olarak görülmüştür çünkü onları erken yaşta İslamlaştırarak, henüz oluşmamış ulusal ve dini özbilinci silmek daha kolay olacaktı. Osmanlı Devleti’nde çok yaygın olan ve yüzyıllarca uygulanan “kan vergisi” denilen  devşirme de bu mantıkla yürütüldü. Çocuk toplama döneminde imparatorluğun gayrimüslim nüfusundan küçük erkek çocuklar toplandı,  onlara dini ve askeri eğitim verildi ve yeniçeri alayları oluşturuldu.

Ermenilere yönelik soykırım ARMENOSİD yıllarında, Ermeni çocuklarının devlet ve Müslüman toplum tarafından kitlesel olarak İslamlaştırma vakaları kaydedildi. Üstelik devlet ile toplum arasında aslında karşılıklı çıkarlara dayalı bir anlaşma vardı. Büyük Ermeni sevdalısı ve hümanist Fridtjof Nansen, Ermenilerin zorla din değiştirmesi konusuna değinerek şöyle diyor: “Müslüman olup sünnet olanların sayısı çok fazlaydı, özellikle de yetkililer tarafından yakalanan çocuklar.”

Ermenilere yönelik katliamların ARMENOSİD’in olduğu yıllarda, Ermeni çocukların zorla İslamlaştırılması ve asimile edilmesi iki düzeyde gerçekleştirildi: Devlet ve genel halk tarafından. Osmanlı yetkilileri tarafından kullanılan politikanın iki ana yönü şunlardır:

 a) Çocuklar, Müslümanlaştırılmak ve Türkleştirilmek üzere devlet Türk yetimhanelerine götürüldü,

b) Ermeni çocukları,  Müslümanlaştırılmak ve Türkleştirilmek üzere devlet kendi yapı ve yöntemleriyle Müslüman ailelerine dağıttı.

Ermeni katliamları yıllarında Ermeni çocuklarının zorla Müslümanlaştırılması konusunda, haklı olarak, Türkler için bu çocukların Türk halkının etnik genetik profilini zenginleştirmek için aranan bir kaynak olarak görüldüğünü belirtiliyor. Bu yüzden kızlar Türk ve Kürt haremlerinin kurbanı olacaktı ve çocuklar doğurarak onların genetik havuzunu zenginleştirecek, Ermeni erkek çocukları Müslüman olduktan sonra Türk Müslümanı olarak yetiştirilecekti. Türk yazarlar, Ermeni çocuklarının İslamlaştırılması politikasını esas olarak hümanizm bağlamında sunmaya çalışıyorlar. Nitekim tarihçi İbrahim Ethem Atnur’un kitabında, sürgünde çocukların pek çok zorlukla karşılaştıklarını anlayan Osmanlı hükümetinin “Ermeni çocuklarının bakımı ve eğitimi için iki yönteme” başvurduğu anlatılmaktadır. Bu yöntemlerden biri çocukları Türk yetimhanelerine yerleştirmek, diğeri ise Müslüman ailelere dağıtmaktı. Türk yazar, özellikle Müslüman ailelerine dağıtılması gerçeğini aşağıdaki saçma argümanla haklı çıkarmaya çalışıyor: “Elbette, savaş sırasında tüm çocukları yetimhanelere yerleştirmek mümkün olmadığı için bu yol seçildi.”

Bununla birlikte Atnur, Türk yetimhanelerindeki Ermeni çocuklara etnik ve dini ayrımcılık yapılmadığını belirtiyor. Ancak tüm bunlara ek olarak, Osmanlı liderlerinin Ermeni çocuklarını Türkleştirmek için verdiği açık emirleri de es geçemedi. Osmanlı Harbiye Nazırı Enver’in İçişleri Bakanı Talat’a hitaben yazdığı ve Ermeni yetimlerin özellikle Türk yetimhanelerine gönderilmesini talep ettiği mektup buna bir örnektir.

9 Mayıs 1916’da yazılan mektupta şunlar belirtiliyor:

“Mühtedi ve mühtedi olmayan Ermeni yetimleri bizim yetimhanelerimize yerleştirirseniz eğer, gerekli masrafları askeri bütçeden karşılamaya hazırım.”

Osmanlı hükümetinin bir diğer üyesi olan Maarif Nazırı 1 Haziran 1916’da Mardin valiliğine gönderdiği şifreli telgrafında Mardin yetimhanesine sadece Müslümanlaştırılmış Ermeni çocukların  alınması gerektiği belirtiliyor. Ermeni çocuklarının Türkleştirilmesine yönelik devlet politikasına dair yadsınamaz gerçekler Osmanlı arşivlerinde sunulmaktadır. Örneğin, 10 Temmuz 1915 tarihli belgede şu talimatı veriliyor: “Müslümanlaştırılan yetim Ermeni çocukları, özellikle Ermenilerin bulunmadığı köy ve kasabalarda varlıklı Müslüman ailelere dağıtın, eğer çocuk sayısı çoksa, kendi geçimini sağlamaya çalışan Müslüman ailelere verin ve onlara ayda 30 kuruş ücret ödeyin. Daha sonra bu çocukların sayısı ve yeri ile ilgili veriler listelenip merkeze gönderilmelidir. Bu çocukların, Müslüman bir eğitim almaları şartıyla bu ailelere teslim edildiği özellikle vurgulanıyor.”

Devam edecek…

gazeteci-analist

Aşkhen Virabyan westernarmeniatv