
Kendini son savaştan sonra doğrudan Ermenistan Cumhuriyeti-Azerbaycan sınırında bulan Goris bölgesine bağlı Teğ köyü son günlerde herkesin ilgi odağı oldu.
Bu köyün tarihi boyunca kahramanlık sayfaları olduğunu çok az kişi bilir ve varlığı sırasında neredeyse hiçbir Türk buraya yerleşmemiştir.
Teğ köyü hakkında en eski tanıklığı Syunik bölgesinden tarihçi Stepanos Orbelyan yaptı. Bir bağış vesilesiyle Tegh köyünden bahseder. Buna göre, 988 yılında Syunik’in kraliçesi Şahandukht köyü Tatev manastırına bağışlar ve bununla ilgili bir belge imzalar.
Orta Çağ’ın sonlarında Teğ köyü bir Meliklik yerleşimiydi. Bu köy bölgenin önde gelen isimlerinden Melik Barkhudar’ın doğum yeriymiş. Köyde daha sonra oğlu tarafından yaptırılan Melik sarayı günümüze kadar korunmuştur.
Köy tarihi ve kültürel eserler açısından da oldukça zengindir. Bu anıtlar arasında M.Ö. 2.-1. bin yıldan kalma Karakal kalesi ve mezarlığı, 4.-5. yüzyıllardan kalma Surp Gevorg kilisesi, 5.-6. yüzyıllardan kalma Sreğtsi kilisesi, 14.-15. yüzyıllardan kalma Godrats kilisesi,
10-20. yüzyıllardan kalma mezarlıklar, 10.-17. yüzyıllardan kalma haçkar anıtları, 17.-19. yüzyıllardan kalma Meliklere ait saraylar, 14.-18. yüzyıllardan kalma evler, farklı yüzyıllardan kalma köprüler, değirmenler, pınarlar, yağhaneler yer almaktadır.
“Batı Ermenistan Tarihin Kendisidir”
