
Hovsep Hovsepyan: Ermeni Halk Hareketi üyesi, ASALA ve Artsakh Özgürlük Savaşçısı ve komutanı. Monte Melkonyan’ın yakın arkadaşı. Kurtuluş Ordusu’nda (kuruluşunda önemli bir rol oynadı) Leonid Azgaldyan ile birlikte savaştı ve diğer savaşların yanı sıra Karvacar’ın kurtuluşuna katıldı.
Hovsep Hovsepyan, Artsakh’a yaptığı ilk ziyaretini şöyle anlatıyor: “Artsakh’a ilk kez 1990 yılında Leonid Azgaldyan ile gittim. Amacımız bir ulusal kurtuluş ordusu yaratmaktı, o ziyaret gönüllü toplama görevi üstlendi. Elbette küçük savaş grupları zaten vardı, oluşturulmuştu ama rejime ve Gorbaçov’un yeniden inşasına (perestroyka) olan inanç hâlâ güçlüydü. Bu yüzden çoğu bizi güvensizlikle dinledi, kendi gücüne ve zaferine inanmadı. Bütün bunlara rağmen ormanda, sert kış koşullarında Leonid ve ben bir askeri kamp kurduk, Martuni, Hadrut, Martakert bölgeleri dahil Artsakh’ın yirmi yedi yerleşim yerinin kurtarılmasına katıldık. Herhangi bir cephede durum gerginleştiği ve kötüleştiği durumda yardım için bize koştular.”
Hovsepyan’ın anılarından, kendisinin ve kucağında büyüdüğü büyük babası ve büyük annesinin her Pazar günü Ermeni kilisesine gittiğini, cenaze törenlerine ve ulusal bayramlarına, panayırlarına katıldığını öğreniyoruz. Belki de bu yüzden, Aix-en-Provence Üniversitesi’nden mezun olup sosyal bilimci ünvanını aldığında bilimsel tezinin konusu olarak Marsilya’daki Ermeni cemaatini ve ulusal geleneklerin korunmasını seçmişti.
Nüfusu yaklaşık bir milyon olan doğum yerinde yüz binden fazla Ermeni var, yani herhangi bir sokaktan geçen her on kişiden biri kesinlikle Ermeni’dir. Ne yazık ki, gizli ordular kurulmadan önce pek çok insan kökenlerini unutmuş ya da kendileriyle hiçbir ilgisi olmayan bir ayrıntıyı hatırlıyormuş gibi Ermeni kökenlerinden bahsediyordu.
1985 yılında, Fransız polisi Hovsep Hovsepyan’ı ilk kez tutukladığında, Hovsepyan, Marsilya’da yeni kurulan radyo istasyonunun yazı işleri müdür yardımcısıydı.
Kendisine, havaalanından merkez bankasına büyük miktarda para taşıyan zırhlı bir aracın kaçırılmasına katıldığı iddia edilen resmi bir suçlama sunuldu. Çok sayıda sorgulamadan sonra, hakkında son derece ciddi şüpheler olduğu ortaya çıktı.
Hovsep Hovsepyan’ın Avrupa’nın çeşitli başkentlerinde Türk büyükelçilerinin öldürülmesine öncülük ettiğine ve çeşitli şiddet eylemlerine katıldığına dolaylı olarak tanıklık eden belgeler ortaya çıktı.

Her ne kadar da soruşturma suçu doğrulayamadı, yine de hayatı boyunca gizli polisin gözetimi altında kaldı. Her ASALA operasyonunun ardından Hovsepyan sorguya çağrılıyordu. Böylece, davasını üç yargıç ele aldı ve gerçeklerin giderek acımasızlaştığını, duruşma sırasında kendini haklı çıkaramayacağını hissettiği zaman, yargıcın odasından çıkıp kaçtı. Bitmek bilmeyen kaçışlar başladı. Önce Fransa’da saklandı, sonra İtalya, Yugoslavya, Yunanistan, Kıbrıs’a gitti, iki yılda otuza yakın ülke değiştirdi. Monte Melkonyan hapisten çıkar çıkmaz birlikte Ermenistan Cumhuriyeti’ne gelmeye karar verdiler. Tabii ki, farklı yönlerden.
Hovsepyan bunun hakkında şöyle yazıyor: “Beni Moskova’dan getiren trenin ilk Ermeni istasyonunda nasıl durduğunu ve vatanıma gizlice girmeme rağmen dayanamayarak kendimi yere atıp toprağı nasıl öptüğümü asla unutmayacağım. Bunca yıldır benim için bir sembol olan kutsal topraklarımız bir anda ibadet yeri oldu.”
“Batı Ermenistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesinde”