Kültürel miras alanlarının kasten yok edilmesi, savaş sırasında ve sonrasında işlenen bir suçtur. Tarih, başkalarına ait kültürel değerlere karşı herhangi bir hoşgörüsüzlük biçiminde, kültürel veya dini mirasın kasıtlı olarak zarar görmesi veya yok edilmesinin kesin bir kararlılıkla kınanması gerektiğini göstermektedir. Özellikle savaş durumunda kültürel miras alanlarının hedef alınması, bir dizi uluslararası sözleşme tarafından kesinlikle yasaklanmıştır 

(UNESCO’nun Silahlı Çatışmalarda Kültür Varlıklarının Korunmasına İlişkin 1954 Lahey Sözleşmesi ve buna ek olarak 1954 ve 1999 Protokolleri, 2003 UNESCO Kültürel Mirasın Kasıtlı İmhasına Dair Deklarasyonu).

Suriye’den Afganistan’a, Mali’den Yemen’e kadar evrensel değere sahip kültürel mirasın çoğu durumda restore edilmesi mümkün olmayan bir şekilde yok edildiğine tanık olduk.

Ne yazık ki, Ermeni tarihi ve kültürel mirasının Bakü hükümeti tarafından özellikle Nahiçevan bölgesinde savaş dışı durumda yıllarca sürekli yok edildiğine dair Ermeni tarafının iddialarına ve kanıtlarına rağmen Azerbaycan makamlarının bu politikası, uluslararası yetkili kuruluşlar tarafından sert bir karşılık ve değerlendirme görmemiştir. Yıkılan anıtların sayısı ise 89’dan fazla ortaçağ kilisesi, 5840 haçkar anıtı ve 22000 mezar taşıydı.

Bunun hakkında Azerbaycan aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde  sadece Batı Ermenistan Devlet Başkanı Armenak Abrahamyan dava açtı.

“Batı Ermenistan Kültürel Vandallara Karşı Mücadelede”