
İklim koşullarımız kayısının iyi yetişmesini sağlar ve kayısı ağacının meyvesi olan kayısının Latince’de “Prunus armeniaca” – “Ermeni eriği” olarak adlandırılması şaşırtıcı değildir.
Kayısı, Ermeni topraklarının en eski ve en tatlı meyvesidir. MÖ, 69 İlkbaharda Ermenistan’ı işgal eden Romalılar, bu eşsiz ağacın son derece lezzetli meyvelerini tatmaktan büyük keyif aldılar. Büyük İskender’in ve daha sonra Romalı general Lucullus’un talimatıyla askerler, Ermenistan’dan çok değerli bir ağaç türü olan kayısı fidanını ülkelerine getirdiler ve kayısı “Ermeni meyvesi” adını aldı. Aslında yaklaşık 2 bin yıl önce Avrupa’nın kayısı hakkında hiçbir fikri yoktu. Kayısı, Yunanistan ve Roma’ya Ermeni platosundan alınan fidanlar temelinde Avrupa ülkelerine girmiştir. Ermenistan’da kayısı yetiştiriciliği uzun bir geçmişe sahiptir. Ermeni doğa bilimcisi Babken Arakelyan liderliğindeki Garni kazılarında 6 bin yıldan fazla kayısı çekirdeği bulundu. Asur, Yunan, Ermeni çivi yazısı yazıtları, Ermeni tarihçilerinin eserleri, Neolitik’ten beri Ararat vadisinde, tarihi Aragatsotn, Syunik, Vayots Dzor ve diğer ilçelerde bin yıllardır meyve ağaçlarının çoğunun %40-50’sinin kayısı olduğuna tanıklık ediyor.
Bugün, Aragats Dağı’nın güney yamaçlarında, Amberd Nehri vadisinde, Ermeni kayısı ağaçlarının ataları olan vahşi akrabaları hala korunmaktadır.
1970-1986 yıllarında botanikçiler böyle bir bilimsel deneye başvurdular: Kayısının Ermeni, Orta Asya ve Avrupa yabani gruplarının temsilcilerini aldı ve melezleme yaptılar. Yapılan bilimsel deneyler sonucunda Ermeni kayısısının en yüksek özellikleri göstermesi, daha eski zamanlarda ortaya çıktığının ve daha uzun bir gelişme yolundan geçtiğinin kanıtıdır. Arkeolojik ve tarihi literatürün verilerini, kayısı üzerinde yapılan bilimsel deneylerin sonuçlarını analiz eden ve değerlendiren birçok botanikçi, Ermenistan’ın kayısının eski beşiklerinden biri veya gerçek anavatanı olduğu sonucuna vardı.
“Batı Ermenistan Kayısının Anavatanıdır”