Karanlıktan, cehaletten kurtulmanın yolu bilimdir.

Gerçeği aramak, doğru gerçeği anlamak, eski zamanlardan beri insan bilişinin sorunlarından biridir. 

Bu algılar her insanın, her ulusun dünya görüşünü şekillendirir. (Kurmların ilmi) “Sonsuza dek bilgeliği öğren ve gerçeği yanlıştan ayırmamıza izin ver.”

Atalarımız, Kurm Mihr Haykazuni’nin sunumuyla “Edebi Nasihat” adlı defterden “hakikatı batıldan ayırt etmenin” önemini hatırlatıyorlar. 

Platon’a göre aydınlanmış bir kişinin, bir filozofun, bir bilginin rolü topluma geri dönmek ve eğitmek; aydınlatmaktır. 

Ancak yüksek bilince ulaşmış bir insanın fikirlerini karanlıkta kalanlara; mağaraya kapatılanlar gibi algılatması ve onlara yeni doğruları sunması kolay değildir.

Çünkü, gerçek ve daha iyi bir hayatın varlığından habersiz olan mağarada zincirlenmiş olanlar, karanlığın, cehaletin prangalarını tercih ederler ve onlardan kurtulmak istemezler.

Üstelik güneşin aşırı ışığından sonra karanlık bir mağaranın karanlığında iyi göremeyen bir bilge “kör” sayılır…

Şairimiz Hovhannes Tumanyan şöyle der “Bir yeminimiz var: hep Işığa doğru,

Ve yolumuza devam ederiz”… 

O zaman “mağaradan çık”…

“Batı Ermenistan Felsefesi Tarihin Derinliğinde Gelmektedir”