Batı Ermenistan Ermenilerinin sorunu ve Ermeni halkının Osmanlı diktatörlüğünün boyunduruğundan kurtulma mücadelesini birbirinden ayırmak gerekir.  Birincisi, uluslararası diplomaside bir tartışma konusu olarak 1877-1878 Rus-Türk savaşının bir sonucu olarak ortaya çıktıysa, ikincisi, Ermeni halkının sosyal ve ulusal kurtuluşu meselesi olarak bundan çok daha önce vardı. 1878’in 14 Şubat’ında, savaşan tarafların müzakere ettiği San Stefano’dan N. İgnatov ve Nelidov, A. M. Gorçakov’a gönderdiği raporda Safvet Paşa’nın tutumu hakkında Türklerin özellikle Bulgaristan’ın bağımsız bir devlet olarak tanınmasına karşı çıktıkları aktardılar. Konstantinopolis’in kapılarında bir Slav devletinin varlığı onları korkutuyordu.

Ancak Ruslar, Bulgar meselesini hararetle savundular. Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere’nin bu öneriyi engellemeye yardım edeceğini umuyordu.

1877’nin 12 Nisan’ında İmparator İkinci Alexander Kişinev’de manifestoyu imzaladı ve Rus-Türk savaşı başladı. Savaş  Balkan ve Kafkasya cephelerinde gelişiyordu. Tüm Batı Ermenistan, Saltanat diktatörlüğünden kurtarıldı. 1877’de Mayıs ayında Rus birlikleri saldırı ile Ardahan’ı fethetti. Ekim ayında Ruslar, Alaca tepelerinde Muhtar Paşa liderliğindeki Türk birliklerine ezici bir darbe indirdi.  Bu zaferden sonra Rus ordusu Ermeni gönüllülerin katılımıyla Kars’ı kuşattı ve ele geçirilmesi için  General Hovhannes Lazarev’e talimat verildi. 6 Kasım’da Türkler teslim oldu. Kars’ın alınması Kafkas Kolordusu’nun en büyük zaferi oldu.1878 Şubat ayında Rus birlikleri Karin’e girdi.

Rus ordusunun parlak zaferinin sonucu, 19 Şubat (3 Mart) 1878 tarihli Ayastefanos Antlaşması oldu ve buradaki 16. madde Batı Ermenistan’da reformların uygulanmasına atıfta bulundu. İgnatyev, 16. Maddenin antlaşmaya dahil edilmesini Rus diplomasisi için bir zafer olarak gördü ve çok memnun oldu, çünkü Çarlık hükümetine Osmanlı İmparatorluğu’nun iç işlerine sürekli müdahale etmesi, Rusya’nın Konstantinopolis’teki büyükelçisinin nüfuzunu güçlendirmesi ve Rusya’nın Ermenistan’daki otoritesinin artması için yasal bir zemin sağladı.

İgnatev, Ermeni halkının umutlarını tam olarak haklı çıkarmadı, ancak 16. Madde, Ermenileri Müslüman fanatiklerin zulmünden ve intikamından koruyan reformların uygulanması için kesin bir garantiydi.  Özellikle Padişahın söz verip ve çabuk “unutmak” politikasını iyi bilerek, reformları “derhal uygulamak” ve reformlar uygulanıncaya kadar Rus birliklerini Ermeni vilayetlerinde tutmak olduğu için. Ayastefanos Antlaşması’nın 16. maddesi Ermenilerin istek ve arzularını ifade etmekten uzaktı. Ancak o  tarihsel koşullarda onlar için elverişli bir madde idi.  Türk hükümetinin bu anlaşma ile Ermenistan’daki yerel taleplerden doğan reformları yapmak ve Rus birliklerinin ayrılmasından önce Ermenilerin güvenliğini korumakla yükümlü olması bile şüphesiz olumlu bir anlam ifade edecek ve Ermenilerin içinde bulundukları kötü durumu az da olsa hafifletecekti.  Fakat 16. madde kağıt üzerinde kaldı ve uygulanmadı çünkü Berlin Kongresi erken toplandı ve Ayastefanos Antlaşması dönüştürüldü.

Böylece Ayastefanos anlaşmasına göre Kars, Ardahan, Batum, Bayazet ve Soğanlık’taki Ermeniler Doğu Ermenistan Ermenileriyle birleştirilecekti.  Türkiye’de kalan Ermeniler için can güvenliğine, mal dokunulmazlığına, yerel taleplerden doğan reformların uygulanmasına sözü verdiler.

Ayrıca Ermeni meselesi ilk kez uluslararası diplomasi arenasına çıkmış ve saltanat hükümeti resmen varlığını kabul etmiştir.

Devam edecek

Aşkhen Virabyan

gazeteci-analist

Westernarmeniatv