44 günlük savaşta kahraman olan Suren Yesayan, birçok hedeflerinden en önemlisi olan birinin altını çizdi: Vatanı inşa etmek. Suren’in annesi Narine hala onun sözlerini duyuyor: “Anne ben ülkemizi daha güzel yapacağım, oğlunun ne yapacağını göreceksin, sen ve babam başınız dik yürüyeceksiniz.”

Ailesinin Suren’le gurur duyması için birçok nedeni vardı: Suren 18 yaşında 5 dil biliyordu: Rusça, İngilizce, Fransızca, Almanca ve Hintçe. 12 yaşında kendi kararıyla yakın arkadaşıyla Hindistan’ın Kalküta’daki Ermeni Hümanidar Ruhban Okulu’nda okumak için gitti. Suren, okula girmesi için mülakata çağrıldığında, sınav kurulu o yaştaki bilgisine şaşırdı.

“Hindistan’da üç yıl kaldıktan sonra hasrete dayanamadı: Doğu Ermenistan’a geldi. Yerinin Doğu Ermenistan olduğunu, ailesi ve vatanı olmadan yaşayamayacağını söyledi.”

Burada okulu bitirdikten sonra Fransız Üniversitesi’ne girdi, bir yıl okudu ve askere gitti.

Askerliği Crakan’da yapıyordu, savaş başladığı zaman henüz iki aylık askerdi.

Ailesine, kendisinin ve diğer yeni askerlerin güvenli bir yerde olduklarını ve savaş operasyonlarına katılmadıkları teminatını veriyordu. Ailesi, ölümüne kadar onun savaşa katıldığını bilmiyordu. 10 Ekim’deki ateşkesin ardından Suren bir daha telefon açmadı. Ailesi ondan bir haber bekliyordu. Suren’den uzun zamandır beklenen telefon yerine bir telefon daha geldi. Suren’in belgeleriyle birlikte bir ceset bulundu. DNA analizi üç kez eşleşmedi, dördüncüsü denk geldi.

“Batı Ermenistan Şehitleri Ölümsüzdür”