19 yaşındaki Gagik Mkrtchyan’ın 2019’da askere alınması gerekiyordu ancak maddi sıkıntılar nedeniyle memleketine gelemedi. Annesi, çocuğunun Ağustos 2020’de gidişinin çok aceleci olduğunu söylüyor. Gagik, vatana olan borcunu ödemeye hemen karar verdi.
Rostov’dan uçuş 14 Ağustos’taydı. Pandemi nedeniyle uçak bileti bulmaları oldukça zordu. Oğlan annesinin onunla Doğu Ermenistan’a gelmesine izin vermedi. Gümrü’deki askeri komiserlikte, Gagik’in geç kaldığını söylendi ve bu sefer askere gitmesine izin verilmedi.
Ancak karara itiraz eden Gagik, askerliğini zaten ertelediğini belirterek sorunun bir an önce çözülmesini talep etti. Gagik, 24 Ağustos’ta askere alındı. Kuraya göre askerlik yeri Crakan oldu.
“Gitmeseydi ölmezdi” diye içini çeken annesi şöyle devam etti “Virüsle bağlantılı olarak yurt dışından gelenler Tagavarak-coronavirüs testi yaptırmak zorundaydı, 14 gün izolasyon zorunluluğu vardı ama Gagik gitti aceleyle test yaptırdı. Askeri komisyonda da sağlık sorununun olmadığını söyledi, sağlık komisyonunun derinlemesine tıbbi muayene yapmasına izin vermedi, bir an önce askere alınması konusunda ısrar etti. Gagik’in birinci veya ikinci derece düz tabanlığı vardı, ayrıca Rusya’da kavga etti, sağ eli bileğinden kırıldı, yapıştırıldı-eğri kaldı, ikinci kez kırıp yapıştırdılar. Oğlumun sağ baş ve işaret parmakları yüzde 70 hareket kabiliyetini kaybetti. Normal bir tıbbi muayeneden geçmesine izin vermiş olsaydı, kesinlikle askere alınmayacaktı.”
Askere alındıktan sonra Stepanakert’te 14 gün karantinada kalan Gagik, Ağustos sonunda hizmete girdi. Askerdeyken karın ağrısı çekmeye başlayan çocuk hastaneye kaldırıldı, buradan 21 Eylül’de bir daha olursa Yerevan’a gönderileceği söylenerek taburcu edildi.
27 Eylül Pazar sabahı erken saatlerde Artsakh’ta savaş başladı.
Anne Lusine şöyle anlatıyor: “O zamanlar Gagik’in neden bu kadar acele ettiğini anlamamıştım. Ama aylar sonra, 12 Ağustos’ta bir Rus arkadaşının WhatsApp’ta Gagik’in neden Doğu Ermenistan’a gitmek için bu kadar acele ettiğini yazdığını öğrendik. Gagik, Artsakh’ta askerlik yapan arkadaşlarından savaşın çıkabileceğini öğrendiğini ve arkadaşlarının yanında olacağını söylemiş. Gümrü’den bir arkadaşı vardı Samvel Hovakimyan, o da bu savaşta şehit düştü, gönüllü olarak katılmıştı. Gagik’ten birkaç yaş büyüktü ama çok yakındılar. Ve şimdi, aylar sonra, Rus arkadaşıyla yaptığı konuşmayı öğrendikten sonra, onun neden Ağustos ayında askere gitmek istediğini anlıyorum.”
Gagik uzun boyluydu, 1.85 m boyundaydı, boksla uğraşıyordu, “Kuralsız Dövüşler” oyunlarına katıldı.
Tatu-Dövme uzmanıydı. Annesi, çocuğunu amaçlı, cesur, kararlı, ısrarcı ve adalet için savaşan biri olarak tanımlıyor. Savaşın ilk gününden beri cephede olduğunu söylüyor. Gagik, 28 Eylül’de annesiyle görüşerek cephede olduğunu söyledi. Anne Lusine hangi silahla savaştıklarını sordu, oğlu şaka yaparak “benim oyuncağım piyade tüfeği” demiş.
Daha sonra 2 Ekim’de arayıp silahın değiştirildiğini bildirdi.
Annesi, “Askeri polis aracılığıyla bulundu, çünkü Gagik o sistemde çalışan bir tanıdığımızı aradı, o da beni aradı, ben de oğlumun ve arkadaşlarının Cebrail ormanlarında kaybolduğunu bu şekilde öğrendim. Sonra Stepanakert’in askeri polisini aradılar ve böylece onları buldular, ama götürüp dövdüler. Gagik aradı ve kafasında şiş oluştuğunu söyledi. Ancak onlara kızmadığı ve önemli olan kurtulduklarını dile getirdi. Ardından hayatta kalanlarla fotoğraf çektirdiler. 10 Ekim’de ateşkes ilan edildi, ancak düşman bunu hemen ihlal etti. O sırada Türk paralı askerleri Hadrut’un askeri birliğini işgal etti ve patlattı, şans eseri çocuklar sağ kurtuldu. Biz anne ve babalar komutanı bulduk ve çocuklarımız nerede diye sorduk. Komutan deliye dönmüş başını duvarlara vurup söyleniyordu: “Benden çocukları sormayın, gözümün önünde havaya uçtular” dedi.
Gagik ve arkadaşlarının aynı kışlada öldükleri haberi doğru çıkmadı, çünkü Gagik ailesine telefon açtı. Oğlan annesine kendisinin ve arkadaşlarının kilisenin bodrumunda saklandıklarını, ellerinde silah olduğunu ancak yanlarında ağır yaralılar bulunduğunu ve düşmanın kontrolüne geçen bulundukları bölgeden nasıl çıkacaklarını bilmediklerini söyledi. Bu, Gagik’ten gelen son telefondu.
Arama sırasında yakınları, Gagik’i tanıyan yaralı asker arkadaşlarıyla görüşmeye çalıştı. İkincisi, Gagik’in hayatta olduğunu, yaralanmadığını iddia etti, ancak tam olarak nerede olduğunu bilmediklerini söyledi. Anne Lusine, bu kısa sürede birçok kişinin onu tanıdığını ve herkesin Rusya’dan gelen dövmeli çocuktan bahsettiğini söyledi.
Gagik bir tatu-dövme aşığıydı, vücudunda birçok ilginç, benzersiz dövme vardı. Göğsünde Ermenice “Beni sadece Tanrı yargılar” yazan büyük bir dövme vardı. Daha sonra oğlunun işkence gören cesedi yakınlarına ulaştığında vücudunda bıçak yaraları vardı ve Allah kelimesi özellikle deşilmişti.
Aramalar başarısız oldu ve Gagik Mkrtçyan’ın adı kayıp kişiler listesinde göründü. 19-20 Aralık gecesi anne Lusine internette oğlunun resmini görür. Bunu paylaşan kimliği belirsiz kullanıcı, tutsakların yeni bir videosunun ortaya çıktığını ancak şiddet sahneleri olduğu için yüklemediğini yazarak, fotoğraftaki çocuğu tanıyanların kendisine yazmasını, videoyu göndereceğini öne sürdü. Anne Lusine, kullanıcıyla bağlantı kurdu, çocuğun birkaç fotoğrafını daha gönderdi ve Gagik’in esir alındığını kanıtlayan videoyu aldı. Videoda Gagik’in yanı sıra sivil giyimli bir esir daha vardı.
Anne Lusine “Azerbaycanlılar tarafından değil, Türk paralı askerleri tarafından yakalandı” diyor “acımasızca dövdüler ama sonuna kadar Artsakh-Karabağ’ın tam olarak Ermenistan olduğunu söylemeye devam etti. Hatta ağzına tekme atıyorlar ve bizim istediğimizi söylememenizin bir sakıncası var mı diye soruyorlar, Gagik yine Ermenice Artsakh-Karabağ’ın Ermenistan olduğunu tekrarlıyor.”
Anne Lusine videoyu izlemeyi teklif etmiyor, benim de cesaretim yetmiyor.
Basından edinilen bilgiye göre Gagik, 6 Aralık’ta Hadrut’a bağlı Tyak köyünde ele geçirildi.
3 Aralık’ta haberlerde Hadrut’un köylerinden birinde silah sesleri duyulduğu, hayatta kalan ve yaşam mücadelesi veren askerler olduğu bildirildi, Gagik ve arkadaşlarının olduğu ortaya çıktı ama kimse o çocukları kurtarmaya gitmedi. Çocukların silahsız olduğu ve ilgisizlik nedeniyle yakalandığı ortaya çıktı. Aralık 2020’den Nisan 2021’e kadar anne Lusine, çocuğunun hayatına dair herhangi bir kanıt elde etmeyi başaramadı. Çocuğunun ortadan kaybolmasından altı ay sonra annesi onun işkence görmüş cesedini teslim aldı.
“Nisan ayının başlarıydı, esirlerin peşinden giden uçak Bakü’den boş geldi, ölü esirleri getirdikleri haberi yayıldı ama resmi olarak uçağın boş geldiğini açıkladılar. Kafamız karıştı, tekrar alarm verdik ve Gagik’in cesedini 19 Nisan’da Mkhitar Heratsi mogunda bulduk.” Annesi, oğlunun cesedini teşhis etmeye bizzat gitti. Çocuğuna acımasızca işkence yapıldığını söylüyor.
Gagik’in başını kesmişlerdi. Annesi, otopsi doktoruna çocuğun iç organlarının yerinde olup olmadığını sordu ve olumsuz yanıt aldı. Annesi için çocuğunun cesedinin bulunmasının ardından cevapsız kalan sorular daha da arttı. Çelişkili bilgilere yerel yetkililer tarafından yapılan açıklamaların da eklendiğini söylüyor.
Ashkhen Virabyan
gazeteci-analist
WesternarmeniaTV