
27 Mayıs 1915’te Jön Türk hükümeti, Talat’ın 22 Mayıs bültenini onayladı ve içişleri ve askeri bakanlıklara bunları uygulama talimatı verdi. Aynı gün Talat, Ermenilerin sürgün ve katliamına dair kararnameyi yayınladı. Günler sonra, Kasım 1914’ten bu yana inşaat kamplarında çalışan 12.000 Ermeni askeri Dikranagert-Kharberd karayolu kesiminde katledildi.
3 Haziran’da Hacın Ermenileri yerlerinden edildi. Arapgir Ermenilerinin sürgünü ve katliamı 6 Haziran’da gerçekleşti. Arapgir’den çıkan Ermeni kervanları Fırat kıyısında birer birer öldürüldü ve böylece Temmuz ayı sonunda Arapgir’de Ermeni kalmamıştır. 10 Temmuz’da Muş katliamı başladı. 15.000 Ermeniden sadece 500’ü ve vilayetin 59.000 Ermeni nüfusundan sadece 9.000’i hayatta kaldı. Artık 15 Temmuz’da Karin Milletvekili Tahsin merkeze yazdığı mektupta şunları yazdı: “Karin bölgesindeki Ermenilere karşı zulüm tüm sınırlarını aştı. Para ve kadınlar için yapılan rezaletler son derece ayıptır ve insanlık ayıbıdır. Bunu önlemek ve her şeyden önce “Teşkilat-ı Mahsusa” adı altında her yerde faaliyet gösteren çetlere son vermek gerekiyor. Kharberd valisi bütün yolların kadın ve çocuk cesetleriyle dolu olduğunu ve onları gömmeye vakit bulamadığımızı yazıyor. Onurumuzu ve milli imajımızı korumamız iyi olurdu.”
“Batı Ermenistan ARMENOSİD Sonrası Direnişte”