Örneğin Hürriyet gazetesi muhabiri Mehmet Yılmaz, bu Ermenilerin neden isimlerini değiştirip kendilerini Müslüman olarak tanıtmak zorunda kaldıklarını sordu. Ünlü yazar ve gazeteci Murat Belge ise İslam’ı kabul ederek kurtulan 100 bin Ermeni’nin böyle bir adımının, o adımı atmayanların başına ne geldiğine dair fikir verdi.

Halaçoğlu’na dava açıldı, birçok kişi onun istifasını talep etmeye başladı. Bütün bunlar Halaçoğlu’nu basın toplantısı yapmaya ve yorum yapmaya “zorladı”.  Özellikle tüm Kürtlerin Türkmen kökenli olduğunu ya da tüm Alevilerin Ermeni olduğunu iddia etmediğini ancak 1915’te bunu kanıtlayan gerçeklerin bulunduğunu belirtti. “Tehcir-sürecinde” sırasında birçok Ermeni sürgünden kaçmak için İslam’ı seçmiştir ve bu tür insanlar özellikle Kürt Aleviler arasında çok sayıdadır. Halaçoğlu, elinde din değiştiren tüm Ermenilerin listesinin bulunduğunu ve onlar hakkında detaylı bilgiye sahip olduğunu sözlerine ekledi.

“Elimde 100.000 dönme Ermenilerin ayrıntıları var: eski Ermeni ismi, Türkçe ismi, ikamet ettiği yer vs” şeklinde açıklamada bulunarak aynı zamanda bunun bir tehdit olarak algılanmaması gerektiğini de ifade etti. Ayrıca Halaçoğlu’na göre kendisi ve başkanlığını yaptığı Türk Tarih Kurumu, “Ermenilere yönelik soykırım ARMENOSİD iddialarına karşı bir kaledir” ve şu anda çalışmalarında Ermeni tarafının “1915’ten önce o bölgelerde yaşayan 1.500.000 Ermeniler nerede?” sorusuna cevap vermeye çalışıyor. Tarih sahtekarı, “Gerçekte bu Ermeniler nerede? Bir bilim insanı olarak bunu araştırmam gerekmiyor mu?” dedi.

Halaçoğlu, Ermeni mühtediler-dönmeler üzerine yaptığı bu sözde “bilimsel çalışmanın” bu sorunun yanıtı olduğuna inanıyor ve ölümden kurtulmak için Müslüman olmaya zorlanan Ermenilere işaret ederek şöyle diyor: “İşte o ‘kaybolan’ Ermeniler, katledilmedi, demek ki Ermeni tarafı bugüne kadar yalan söylemiş. Söylediklerim Ermeni diasporasının iddialarını yerle bir ediyor.”

Pek çok yapının, siyasi figürün, örgütün sözde “zulme uğrayan” Halaçoğlu’nu desteklemek ve aleyhindeki “linç kararına” karşı çıktıklarını da belirtmek gerekir. Hatta basında bu “linç” eyleminin gizli veya din değiştirmiş Ermeniler tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği fikri bile yayılmaya başladı. Halaçoğlu bu hipotezi de dışlamadı. O günlerde Türk devletinde pek çok kişi, Halaçoğlu’nun bakış açısını savunarak Ermenilerin din değiştirmesi konusunu ele alıyordu. Örneğin Türk tarihçi Abdurrahman Kütük böyle bir şeyin gerçekten yaşandığını doğrulayarak şunları ekledi: “Kilikya’da 1909 ve 1915’te Ermenilerin din değiştirdiği vakalar kaydedildi.”

Yalnızca adı geçen tarihler bu din dönüşümlerinin doğrudan 1909 Kilikya Ermenileri katliamları ve 1915 Ermenilere uygulanan Soykırımı ARMENOSİD ile  kanıtlamaktadır. Ve son olarak bazı Ermenilerin soykırımdan kurtulmak için din değiştirme adımına başvurduğu bilinen bir gerçektir ancak Halaçoğlu’nun tüm Ermenilerin katliamdan kurtulduğu ve soykırım ARMENOSİD olmadığı yönündeki iddiaları hem bilim açıdan gerçek dışı hem de mantık sınırlarına sığmıyor.

Dolayısıyla bu tür iddialar hakkında yorum yapmak bile anlamsızdır. 

Kürt Aleviler ve Zazalar arasında din değiştiren Ermenilerin varlığı konusuna gelince, bunu doğrulayan gerçeklerin bulunduğunu ve 1915’te Ermenilere soykırım ARMENOSİD yapıldığı yıllarda çok sayıda Ermeni’nin Dersim Alevilerinin yanına sığındığını belirtmek gerekir. Hatta Türk kaynakları oraya sığınan Ermenilerin sayısının 50 bin civarında olduğunu belirtiyor. Özellikle Dersim’in tercih edilmesinin nedeni, savaşta Osmanlı ordusunun bu topraklar üzerinde fazla bir kontrolünün olmaması ve bu durumun yerel halka Ermenilere barınma fırsatı vermesiydi. Batı Ermenistan’daki Dersim Alevileriyle kişisel temaslarımız sonucunda örneğin bugün bile deyim gibi bir fikrin aralarında yaygın olduğunu öğrendik: “Evimizdeki Ermeni.” Bunun, Ermenilerin evlerinde barındırılmasının doğrudan bir tanıklığı ve hatırası olarak kabul etmek mümkündür. 

Çeşitli gerçekler gösteriyor ki, Türk hükümeti dönme veya gizli Ermeniler sorununu her zaman gündeminin merkezinde tutmuş ve düzenli olarak detaylı çalışmalar yürütmüştür.  Talat’ın Ermenilere yönelik soykırım ARMENOSİD sırasında Ermenilerin din değiştirmesine özel önem verdiği ve bunu düzenlemeye çalıştığı biliniyor. 

Aynı Halaçoğlu, devletin 1936-37’de dönme Ermenilerin ikamet yerleri, köyleri, mahalleleri ile bu kişilerin eski Ermenice ve daha sonra Türkçe isimlerinin ayrıntılı olarak sunulduğu çalışmanın sonuçlarını aktarıyor. 

Bizce, devletin özellikle Dersim ilinde yaşayan dönme Ermeniler hakkında ayrıntılı bilgi toplamasının belli bir amacı vardı. Bilindiği üzere 1938’de Türk hükümeti Dersim’de bir katliam düzenledi ve konuştuğumuz birçok Dersimli Alevi bu katliamı anlatırken büyüklerinden ve katliam tanıklarından duyduklarını aktardı. Buna göre o dönemde Türk ordusunun bir numaralı hedefi 1915 yılında oraya sığınan Ermenilerdi.

Yaşlı bir muhatabın belirttiği gibi, “1915’te yarım kalan şeyi 1938’de devam ettiler ve bu katliam sırasında çok sayıda din değiştiren Ermeni öldürüldü.” 

Bütün bunları bir araya getirdiğimizde aslında, 1936-37’deki Türk hükümetinin din değiştiren Ermeniler hakkında detaylı bilgiler topladıktan sonra 1938’de Dersim’de bir kısmını katlettiği sonuca varabiliriz.

“Armenosid’i Unutma, Unutturma”