“Kürdistan” kelimesi ilk kez 12. yüzyılda Selçuklu döneminde ortaya çıkmış ve devreye girmiştir. Son dönem tarihi literatüründe “İran Kürdistanı”, “Irak Kürdistanı” ve “Türkiye Kürdistanı” terimlerine sıklıkla rastlanmaktadır. Sonuncusuna göre, keyfi olarak çoğunlukla Batı Ermenistan topraklarının tamamı dahil edilmektedir. Bu durum, Türk yönetim bölgelerinin benimsedikleri Ermeni karşıtı politikanın çıkarları doğrultusunda yönlendirildiği 19. yüzyılın ortalarından itibaren ortaya çıkmıştır. Onlar o zamana kadar Batı Ermenistan’a “Ermenistan” veya “Ermenistan Kebir” (Büyük Ermenistan) derken, o bölgeye Kürdistan demeye başladı. Batı Ermenistan Ermenilerinin Rusya yanlısı emellerinin artmasından endişe duyan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun statükosunu korumayı Ortadoğu politikalarının temel ilkesi olarak ilan eden İngiliz siyaset bilimciler, Türklerin bu oyununu memnuniyetle taklit etti.  

Ancak işin püf noktası, Rusların diplomatik yazılarında yavaş yavaş Batı Ermenistan’ı “Türk Kürdistanı” olarak adlandırmaya başlaması, hatta haritalarında Ermeni Platosunu “Kürdistan Platosu” olarak adlandırmasıdır. Üstelik, Karin bölgesine Kuzey Kürdistan, Bitlis-Van bölgesine ise Güney Kürdistan adı verildi. Bütün bunlarla bağlantılı olarak ünlü Ermeni tarihçi Nigoğayos Adonts şu tespitte bulunmuştur: “Birçok kişi Kürt meselesini Ermeni platosuna taşımaktan hoşlanıyor ve çözümünü burada arıyor.”

Bugün bile tarihi çarpıtma takıntısına sahip bazı Kürt milliyetçileri, zihinsel egzersizlerinin bir sonucu olarak, farklı ülkelerde yayınlanan kitaplarda, haritalarda ve başka yerlerde direkmen Batı Ermenistan’a “Türk Kürdistanı” diyorlar. Üstelik “Kürtlük”ün kökenlerini, hakkında genel olarak güvenilir veri bulunmayan çok eski bir geçmişe götürüyorlar.

Hiçbir argüman ve bilimsel gerekçe olmaksızın, kendilerini tarihçi diye hitap edenler, çoğu zaman cehaletlerini gülünç boyutlara taşıyarak, Batı Ermenistan’daki Kürtlerin yerli ya da otokton halk olduğunu, bu bölgedeki tarihi yaşamlarının çok eski zamanlardan beri başladığını “kanıtlamaya” çalışıyorlar.

Nigoğayos Adonts şöyle yazıyor: “Bazıları, Kürtlerin Ermenistan’ın yerlisi olduğunu ve sözde Ermenistan’ın eski çağlardan beri Kürtlerin yerleşim yeri olduğunu iddia edecek kadar ileri gittiler. Bütün bunlar elbette sadece Kürtlerin Ermeni dağlık bölgelerine Ermenilerle eşit şartlarda yerleşme hakkını meşrulaştırmak için yapılıyor.”

Aslında Orta Çağ’ın sonlarına kadar Ermeni platosunda Kürtler yoktu. Gerek yabancı gerekse Ermeni kaynaklarında söz konusu bölgede Kürt etnik unsurunun varlığına ilişkin bilgi bulunmuyor. Ermenistan’ın ve genel olarak Orta Asya’nın ortaçağ tarihinin parlak bir uzmanı olan Adonts, bilimsel çalışmaları sırasında Ermeni platosunda hiçbir Kürt izine rastlamadan şu sonuca vardı: “Genellikle bilgisiz kişilerin, bölgeye rastgele gelen ziyaretçilerin ve çoğunlukla çeşitli güçlerin siyasi ajanlarının iddia ettiği gibi, Kürtler çok eski zamanlardan beri Ermenistan’da yaşıyor.”

Başka bir seferinde şöyle yazıyor: “Kürtler çok eski zamanlardan beri Ermenistan’da yaşamıyor, Türk egemen güçleri tarafından buraya taşındı.”

“Batı Ermenistan Parlayan Bir Yıldızdır”