İki komşu arasındaki düşmanca ilişkilerin temel nedenlerinden biri, en önemli stratejik askeri konumu nedeniyle Ermenistan’dı. Özellikle Ermeni Platosu “Mezopotamya ovasında yükseliyor”.
Yazar, tarihçi Leo’ya göre, “Osmanlı devleti, Ermeni platosunu İran’ın eline bırakamazdı, çünkü bu, Türklerin Mezopotamya ve Suriye bölgelerindeki hareketlerinin yasaklanması ve hatta Osmanlı yurdu olan Küçük Asya’nın ve Akdeniz ve Karadeniz kıyılarının sürekli tehlike altında korunması anlamına gelirdi.”
1507’de Şah İsmail işgal ederek Batı Ermenistan’ın önemli bir bölümünü fethetti ve Baberd ve Yerznka’ya kadar ulaştı. Daha sonra 1508’de Arap Irak’ını ve uluslararası kervan ticaretinin en önemli merkezlerinden biri olan Bağdat şehrini fethetti.
Safeviler, Türk-Osmanlılara karşı fetih politikasını “inanç savaşı” sloganıyla yürüttüler. Bu da Anadolu Türk nüfusunun padişahların merkeziyetçi politikalarından memnun olmayan bir kısmı ve özellikle Şii dinini takip eden Türkmen aşiretleri arasında büyük tepki uyandırıyordu.
Şah, derviş ajanları aracılığıyla Küçük Asya’da güçlü bir dini propaganda yürüttü. Bunun etkisi altında her yerde militan ruhla dolu gizli Kızılbaş örgütleri yaratıldı. Bütün bunlar özellikle 1511’den sonra Türkler için çok tehlikeli hale geldi. Küçük Asya’da Şah İsmail’i destekleme sloganı altında güçlü bir isyan çıktı. Osmanlı tahtına geçen ve “Tek Devlet, Tek Millet, Tek Din” sloganıyla birleşik bir Sünni Müslüman dünyası yaratmayı planlayan Sultan Yavuz, sapkın Şiilere karşı Sünniliğin savunulmasını doğuya yayılma politikasının sloganı haline getirdi. Böylece Osmanlı İmparatorluğu’nda “Kızılbaşlar tarafından ihlal edilen ve kirletilen” inancın yeniden canlandırılması adı altında İran’a karşı yapılan savaşların dini bir versiyonu yaratıldı. Sultan Birinci Selim Yavuz, dinsel fanatizme karşı savaş açmak ve aynı zamanda arkasında Anadolu’daki Şii isyanları dışlamak amacıyla, Şah İsmail’in Küçük Asya’daki destekçilerine karşı acımasız bir misillemeye girişti ve önceden hazırlanmış listelerle kırk beş binden fazla insanı acımasızca kılıçtan geçirdi. Yedi ile yetmiş yaş arasındaki Şii nüfusun tamamı yok edildi. Bu vahşi operasyon aynı zamanda Selim’in Şah’a karşı birliklerini yürütmeye planladığı İran sınırındaki vilayetleri Şiilerden temizlemeyi de amaçlıyordu.
“TC’de İnsanlık, Medeniyet Namevcut”