“Gardman-Şirvan-Nahiçevan” adlı Pan-Ermeni Birliği Artsakh’taki Ermeni nüfusun zorla yerinden edilmesiyle ilgili derin endişesini dile getiriyor:
19-20 Eylül tarihlerinde Bakü, Artsakh bölgesinin tamamında sivil altyapıların, konutların, acil durum araçlarının hedef alındığı ve çocuklar da dahil olmak üzere sivillerin öldürüldüğü büyük ölçekli orantısız bir savaş daha başlattı.
Bu koşullar altında Artsakh’ın yerli etnik Ermeni nüfusu, fiziki varlığını sürdürmek için anavatanını terk etmek zorunda kalıyor. 10 ay boyunca tam bir kuşatma altında olan, açlığa ve tarifsiz işkenceye yenik düşen Artsakh Ermenileri, aylarca medeni dünyaya yardım için başvurdu. Ancak orantılı bir tepkinin verilmemesi, gerçek etnik temizliğe, çok sayıda ve kabul edilemez insanların doğal haklarının ihlallerine yol açtı ve bunların elbette bugün şiddetle kınanması gerekiyor.
“Gardman-Şirvan-Nahiçevan” adlı Pan-Ermeni Birliği, kişinin özgür, eşit ve onurlu yaşamının en yüksek değer olarak kabul edildiği 21. yüzyılda, bu tür zulmün köklerinin geçmişte işlenen suçların cezasız kalmasında aranması gerektiğini iddia ediyor.
Tarihi Gardman, Şirvan ve Nahiçevan’ın Ermeni halkı yüz yılı aşkın süredir düzenli olarak katliamlara ve zorla sürgünlere maruz kalıyor. Ve tüm bunları düzenleyenlerden hiçbiri, yani Bakü Demokratik Cumhuriyeti, Sovyet Azerbaycan ve Bakü hükümeti, insanlığa karşı işlenen suçların sorumluluğunu üstlenmedi.
15-17 Eylül 1918’de Bakü’deki yaklaşık 30 bin Ermeni, Osmanlı-Azerbaycan birliklerinin zulmüne maruz kalarak öldürüldü, 30 binden fazlası şehri terk etmek zorunda kaldı. 4 binden fazla Ermeni esir alındı, 445’i dövülerek ve ağır çalışma sonucu öldü, kayıp kişilerin sayısı 3572, ve 553 Ermeni hapsedildi. Ermeni halkının uğradığı yalnızca maddi zararın miktarı (1919 itibariyle) 1 milyar rubleyi aşıyordu ki bu o dönem için çok büyük bir rakamdı. 1918-1920 yılları arasında gerçekleşen katliam ve yağma, ırk ve din ayrımcılığı politikaları Azerbaycan topraklarının neredeyse tamamında devam etti. Sovyet Azerbaycan da böyle bir çalışma tarzını miras aldı. 1988-1991 yılları arasında Azerbaycan SSC, ardından 1992’de Bakü hükümeti tarafından, Sumgayit, Bakü, Kirovabad şehirlerinde uygulanan soykırım ARMENOSİD eylemleri ve Kuzey Karabağ, Nahiçevan ve geri kalan bölgelerde pogromlar eşliğinde Ermenilerin sürgün edilmesi teşvik edildi. Bu eylemler sonucunda yüzbinlerce Ermeni evlerini terk ederek Doğu Ermenistan’a veya yurt dışına sığınmak zorunda kaldı. Bu yıllarda Bakü, yüzbinlerce vatandaşının zorla sınır dışı edilmesi gerçeğiyle adil bir şekilde yüzleşmek için siyasi iradeyi gösteremedi ve göstermeye bile çalışmadı. Azerbaycan saldırganlığının en ağır darbesini doğrudan çeken “Gardman-Şirvan-Nahiçevan” adlı Pan-Ermeni Birliği temsilcileri, zorla sürgün nedeniyle uğradıkları maddi zararın tamamı için yeterli tazminat almadılar. Bakü toplumunun olağanüstü Ermeni karşıtı duyguları, nefret ve şiddet konuşmaları, ırksal ve dini ayrımcılık koşullarında, uluslararası emniyet ve güvenlik güvenceleri olmaksızın zorla yerinden edilen kişilerin geri dönüş olasılığı neredeyse imkansızdır. Bugün Artsakh Ermenileri, 35 yıl önce tarihi Gardman, Şirvan ve Nahiçevan Ermenilerinin maruz kaldığı zulümlerin aynısına maruz kalıyor. Nahiçevan örneğinde olduğu gibi, uluslararası yetkili kuruluşların, insan hakları örgütlerinin, etkili ve sorumlu ülkelerin Bakü’ye pratik baskı uygulamaması, Artsakh’ın nüfusunun azalmasını engellememesi halinde mültecilerle ilgili benzer sorunlar ortaya çıkacaktır. Bakü’nün bu eylemleri, ayrıntılı bir incelemeyi hak eden bir dizi önemli uluslararası insan hakları beyannamesi ve sözleşmesinin ağır ihlalidir.
“Batı Ermenistan Barbar Türk İstilacılarına Karşı Mücadelede”