Sargis Ağcoyan 7 Ağustos 1987 yılında Ninotsminda bölgesinin Mets Aragyal köyünde doğdu. 12 yaşına kadar orada yaşadı, ardından ailesiyle birlikte Ninotsminda’ya taşındı. Ninotsminda’da ortaokuldan mezun olduktan sonra, Doğu Ermenistan Savunma Bakanı Vazgen Sargsyan’ın adını taşıyan Askeri Üniversiteye kabul edilmek ve orada okumak için Gürcistan vatandaşlığından vazgeçerek Doğu Ermenistan vatandaşlığı aldı.
2005-2009 Askeri üniversitede istihbaratçı olarak okudu ve mezun oldu ve hemen hizmet için Artsakh’a transfer edildi. İstihbarat bölüğü, ardından bölüğün komutanlığına atandı ve son iki yılda binbaşı rütbesiyle N istihbarat biriminin moral ve psikolojiden sorumlu komutan yardımcılığını yaptı.
Savaş sırasında istihbaratçı olarak önce Matağis’e, sonra Hadrut’a cepheye gitti. Hadrut yakınlarında düşmanla yaşanan çatışmada Binbaşı Ağcoyan boynundan aldığı kurşun yarası nedeniyle hayatını kaybetti. Eşi Narine Sarkisyan “Bana öyle geldi ki askeri birliğin komutanı, ön cepheye gitmeyecek. O gitmeden önce gidecek o kadar çok insan var ki. Aradığında sesi hep sakindi, ben de askeri birlikte olduğu için sakindim ama aslında ilk gidenler arasındaydı. Servisten bir arkadaşım, askeri birlikten 3 kişinin gitmeyi reddettiğini, kendisinin de ilk gidenlerden biri olduğunu söylediğini” ifade etti.
Cavakhk’tan Sargis ve Artsakh’tan Narine ilk kez 2010 yılında Stepanakert kilisesinin avlusunda buluştu. Narine kilisenin onları birleştirdiğini ama aynı zamanda böldüğünü de söylüyor. Ayrıca Gümrü’deki kilisenin bahçesinde kocasının şehit haberini aldı. Narine, “Tanrı, evinin önünde buluşmamızı diledi” diyor.
Çift, Narine’nin doğum günü olan 30 Haziran’da 2011 yılında evlendi. Önce Artsakh’ta, sonra Cavakhk’ta yedi gün yedi gece süren bir düğünleri vardı. Narine, birçok zorluğun üstesinden birlikte gelmelerine rağmen eşiyle birlikte geçirdikleri 9 yıllık hayatın her dakikasını, saniyesini sevgiyle anıyor. 2017 yılının Mayıs ayında, ikinci ağır hamileliğin ardından Sargis ve Narine’nin ikizleri Hovhannes ve Maria doğdu.
Narine şöyle anlatıyor “Bu zorluklardan sonra sanki hayat gülümsemeye başladı, hiçbir zorluğun olmaması gerekiyordu ve sonra savaş başladı. Sanki hayat bizim için devam edecek, yaşayacak, keyif alacakmış gibi ama bitti.”
Narine, Artsakh’tan alınıp düşmana verilen topraklara öfkeli. “Türk’ün kocasının kanına bastığını” ve kocasının fedakarca, düşmanla yüz yüze savunduğu toprakların teslim edildiği düşüncesi kabul edilemez.
Narine “9 Kasım’da sözleşmenin imzalandığı gün, 18 Ekim’de eşimin ölüm haberini duyduğumda hissettiğimin aynısını hissettim. Ondan önce de dedim ki: En azından kazanalım, diyelim ki kan pahasına bir zafer kazandık. Şimdi ne söyleyeceğiz…” diyor.
“Batı Ermenistan Şehitleri Ölümsüzdür”