Osmanlı İmparatorluğu’nda Sultan İkinci Abdülhamid’in yürüttüğü Ermeni karşıtı politika, yüzbinlerce Ermeni’nin katledildiği, zorla din değiştirtildiği ve sürgün edildiği 1890’lı yıllarda zirveye ulaştı. Bu benzeri görülmemiş vakalar çağdaşların dikkatinden kaçamadı. Ermenilere yapılan zulüm küresel çapta yankı buldu. Pek çok ilerici Hamid rejimini kınadı, Avrupa basınında Türk zulmünü anlatan pek çok kınayıcı makale, karikatür, broşür yayınlandı. 

Osmanlı İmparatorluğu’nda, amacı Hamid felaketinin sonuçlarını hafifletmek olan eşi benzeri görülmemiş faydalı bir faaliyet başlatıldı. Doğal olarak o dönemin Ermeni basınında Ermeni halkının durumu tartışılıp ele alınamadı. Hem Batı Ermeni hem de Doğu Ermeni basını Ermeni halkının acılarının sunumuna geniş yer ayırmış, böylece Hamidiye dehşetlerini haber yapıp belgelemişti. Bu katliamların başlangıcı olarak 1894 yılında Sason’da yaşanan olaylar önemlidir.  1894 Sason meşru müdafaa ve katliamla ilgili haberler ortaya çıktı. Batı Ermenistan TV bu amaçla “Mşak”, “Murç”, “Nor Dar” ve “Ardsagank” adlı yayınları inceledi. Bu gazeteler 1890’lı yıllarda Doğu Ermeni realitesinde aktifti. Adı geçen süreli yayınların tamamında Batı Ermenilerinin yaşamını anlatan bölümler yer almakta, sayfalarında Batı Ermenistan meselesinin yanı sıra Hamidiye katliamlarına ilişkin pek çok materyal yer almaktadır. Doğu Ermeni gazetelerinin Hamidiye katliamlarıyla ilgili birçok önemli konuya ilişkin algıları özellikle dikkat çekicidir.

Doğu Ermeni basını çarlık sansürü koşullarında faaliyet gösteriyordu ve bunun sonucunda Ermenilere yönelik zulme ilişkin pek çok materyal ya yayınlanmadı ya da istenmeyen görüşlerden “temizlendi.” Çarlık Rusya’sının bu politikası, bu dönemde Rusya-Türkiye ilişkilerinde belli bir yumuşama yaşanmasından kaynaklanıyordu. Ayrıca Çarlık hükümeti, padişahın Ermeni karşıtı politikasına karşı Batı Ermenilerinin kurtuluş hareketlerinin kendi yetki alanındaki Doğu Ermenileri için “cesaretlendirici” bir anlam taşımasından korkuyordu. Öte yandan geniş bir muhabir ordusuna sahip olmayan Ermeni gazeteleri çoğu zaman Batı Ermenistan’dan gelen parça parça bilgilerle yetinmek zorunda kalıyordu. Bu tür engelleyici koşullara rağmen Doğu Ermeni editörler konuya büyük bir sorumlulukla yaklaştılar. Söylenenleri en iyi şekilde “Murç” editörü Avetik Araskhanyan’ın gözlemleri belgelemektedir: 

“Dacka-Ermenistan hayatı ‘Murç’tan nasibini almasaydı, iç dünyamızın çalışma programında büyük bir eksiklik olurdu. O yüzden en başından beri bu sayımızda konumuz ülkenin kendisi ve insanlarıyla birlikte olsun diye düşündük… “Murç” her ay mümkün olduğu kadar Dacka Ermenistan’ın güncel yaşam olaylarını anlatmaya çalışacak.  Öte yandan Doğu Ermeni süreli yayınları, kendi haberlerinin eksikliğini gidermek için Batı ve Rus süreli yayınlarından yoğun bir şekilde yararlanmışlardır. Ama tabi ki kendi muhabirlerinin raporları ve vakalara ilişkin değerlendirmeleri daha büyük öneme sahiptir.

1894 yılında Sason’daki katliam Ermenilerin yarı bağımsız bir devlete sahip olmalarının nedenleri “Çekiç” meselelerinden birinde uygun bir şekilde gözlemlenmektedir. “…Nora dağlarında yaşayan halk uzun süredir yarı özgürlüğe benzer bir durumun tadını çıkarıyor. ancak bu durum herhangi bir siyasi ayrıcalık sayesinde değil, yalnızca Ermeni ve Kürtlerden oluşan, belki de 15 binden fazla olmayan, yarısı Ermeni, yarısı Kürt olan halkın, sahip oldukları avantajlardan asla yararlanamadığı ülkenin dağlık konumu sayesinde yaratıldı. kendilerini ilerleme yoluna sokma durumudur. çünkü tam tersine, insanın durumunun tamamen doğanın hasadına bırakıldığı, ihmal edilen yerlerden biridir…”. Söylenen şeyler, Sassoon’ların yarı bağımsız durumunu belirleyen iki ana faktörü en iyi şekilde karakterize etmektedir: coğrafi konum ve sakinlerin nispeten yoksul yaşamı.

Osmanlı yetkilileri 1890’lerin ilk yarısında birkaç kez bunu bitirmeye çalıştılar ama boşuna. Padişahın Ermeni karşıtı politikası doruğa ulaşmış, her geçen gün artan vergiler, Türk ağalarının ve Kürt beylerinin Ermenilere karşı küstah davranışları Sasun halkını meşru müdafaa yoluna başvurmak zorunda bırakmıştı. 1893’te Ermenilerle Kürtler arasındaki çatışmalar sıklaşır ve 1894’te Yaz aylarında Ermeniler vergi ödemeyi kategorik olarak reddederek isyana yönelir. Bu şekilde Sasun halkının uzun süre vergi ödememesi nedeniyle ama aslında Sasun’u yerle bir etmek amacıyla 1894 yılında Zeki Paşa komutasındaki dördüncü Türk ordusunun askeri birlikleri Muş’ta yoğunlaştı. Saldırı Şenik ve Semal köylerinden başladı.

Devam edecek…

Batı Ermenistan TV muhabiri Aşkhen Virabyan