Ermeni Mimarisini Araştırma Vakfı müdür yardımcısı Raffi Kortoşyan, 168 TV’nin “Review” adlı programında şunları söyledi:

“Bakü’nün Ermeni anıtlarını yok etme politikası yeni değil, bu politika Bakü ordusunun girdiği her yerde var. 1994 yılından bu yana Kuzey Artsakh ve Nahiçevan’da, 44 gün süren savaşın ardından Hadrut, Karvaçar ve Bakü’nün kontrolüne giren tüm bölgelerde bunlara tanık oluyoruz.”

Raffi Kortoşyan’a göre Ermeni tarafı, Bakü’nün Artsakh’ta Ermeni kültürünü yok etme sürecini geçici olarak yavaşlatmak için tüm fırsat ve araçları kullanmalıdır. Bunun da birkaç yolu var, askeri yol yoksa diplomatik ve adli yollara başvurulması gerekiyor.

Pek çok anıtın diplomatik olarak korunduğu İran İslam Cumhuriyeti’ni örnek verdi, yani Doğu  Ermenistan’ın İran İslam Cumhuriyeti ile diplomatik ilişkileri olduğu için bu anıtlar korunuyor. Diplomatik bir yol yoksa geriye Ermeni tarafının 45 yıldır araştırdığı gerçeklerin bulunduğu uluslararası mahkeme sürecini başlatmak kalıyor.

Raffi Kortoşyan, ellerinde mahkemeye gidecek kadar yeterli delil bulunduğunu kaydetti. 45 yıldır sadece Artsakh’tan değil diasporadan da materyaller toplanıyor. Anıtbilimci Samvel Karapetyan, 1978 yılında Artsakh’ta çalışmaya başladı.

Zamanında merhum Samvel Karapetyan bir keresinde şöyle demişti: “Güneşin altında varolduğun yer için mücadele etmezsen, dolayısıyla sen varlığını sürüklüyor olursun.”

Gazetecinin “Ermeni milleti bugün varlığını sürüklüyor mu?” sorusuna Raffi Kortoşyan,  “Varlığımızı sürüklemeye hakkımız yok, varlığımızı sürüklüyorsak yokuz demektir. Yenilgiler geçici olmalı, çalışmalıyız, durumu değiştirmek ancak çalışmakla mümkündür” yanıtını verdi.

“Batı Ermenistan Barbar Türk İstilacılarına Karşı Mücadelede”