Artsakh’ın nihai işgalinden sonra Bakü’nün Artsakh’ın Ermeni kültürel değerlerini ve anıtlarını nasıl sürekli olarak yok ettiğine tanık oluyoruz. Ve bu konuda Bakü fonlar arasında ayrım yapmıyor. Bunun için çok para harcıyorlar, Ağvanların ya da Albanların efsanevi kültürel değer sistemine dair özel hikayeler uyduruyorlar. Ve onların bağlamlarında Udik topluluğu, sanki Artsakh’ın manastırları ve anıtları tarihsel olarak onlara aitmiş gibi, ortaya çıkarıldı.

Düşmanın küstahlığı öyle bir boyuta ulaştı ki, Ermeni kiliselerinin yıkılıp zarar gördüğü durumlar bile yaşanıyor. Mesela geçen sene bir BBC muhabiri Mekhakavan’daki Meryem Ana Ermeni Kilisesi’nin kısa sürede nasıl ortadan kaybolduğuna dair bir haber hazırlamıştı. Bakü’nün bu canice davranışı büyük yankı uyandıracak gibi görünüyordu ama hepimizi şaşırtacak şekilde dünyada eşdeğer bir karşılık bulamadı. Bunu seslendirenler ise sadece Batı Ermenistan, sadece bireyler veya sivil toplum kuruluşları oldular.

Suçlarını kolayca sindirdiğini gören Bakü, kültürel soykırımın uygulanmasına daha agresif bir şekilde girişiyor, başlattığı işi bitirmeye çalışıyor. Şimdi Artsakh’taki anıtlardan Ermenice yazıların kaldırılması ve Ermeni izlerinin tamamen silinmesi için özel bir komisyon oluşturdular. Şuşi’yi kültür başkenti ilan etmeleri ve bununla ilgili özel önlemler almayı planlamaları tesadüf mü?

Ve bu bağlamda Bakü’nün savaşın hemen ardından Artsakh’ın işgal ettiği topraklarda çeşitli kültürel yapılar oluşturmaya başlaması ve daha sonra bunların etrafında asırlık bir geçmişe sahip olduğuna dair mitlerin örülmesi. Bakü’nün kültürel soykırımla başa çıkmak için tüm havyar diplomasisi cephaneliğini kullanması, çeşitli şahsiyetlere ve yetkililere rüşvet vermeye çalışması da dikkat çekicidir, böylece bu konu birdenbire uluslararası toplumun dikkat merkezinden uzaklaşır hale gelir.

“Batı Ermenistan Barbar Türk İstilacılarına Karşı Mücadelede”