BATI ERMENİSTAN – VAN – “Kürt dili” panelinde konuşan yazar Qehır Batayi, Kürtçe konuşmanın günlük yaşamda giderek azaldığına dikkat çekerek, “Kürtçe yoksa Kürtler de olmaz” dedi.

Kürt Dil Bayramı etkinlikleri kapsamında Van Eğitim Sen Şube binasında “Kürt dili” konulu panel düzenlendi. Konuşmacı olarak yazar Qehır Batayi ve İkram İşler katılırken, panelin moderatörlüğünü Elif Gemicioğlu yaptı. Panele Barış Anneleri ve birçok yurttaş katıldı. Kürt dilinin tarihi bir mücadeleye sahip olduğun belirten Gemicioğlu, “Asimilasyon politikalarına karşı büyük çabalar veriliyor. Saldırılar ne kadar çoğulmuşsa mücadele de o kadar büyüdüğünü görüyoruz. Asimilasyona karşı özellikle biz kadınların yaşamın her alanında daha fazla direnmemiz gerekiyor” dedi.

‘KÜRTÇE YOKSA KÜRTLERDE OLMAZ’

Yazar Qahir Bateyi , “Kültür ve dil” üzerine bir sunum yaparak, “Bizler insanlığın kültürel uygarlığında başımız dik bir milletiz. Dil kültürün ana etkenidir. Biz dilimizle medeniyetler kurmuşuz. Kürtler Kürtçe konuştuğu için ‘cahil’, ‘toplumun yabancısı’ olarak nitelendirildik. Oysa dil halkların yaşam biçimidir. Kimse kendi dilini ve kültürünü yaşadığı için başka bir şey olmuyor. Asimilasyon politikalarına karşı sessiz kalan halklar egemenlerin zulmüne mahkum olur” ifadelerini kullandı. Bateyi, Kürt halkı olarak asimilasyonun önüne geçilmezse büyük bir tehlikenin toplumu beklediğine dikkat çekerek, “Kürtçenin her geçen gün yaşamımız da azaldığını görüyorum. Artık nenelerimizin torunları olarak bize hayat veren hiçbir kültürel simgeyi tanımıyoruz. Gençlerimiz unutacaklar kim olduklarını. Bu çok acı veren bir olaydır. Bu gün bir Kürdistan olsa, orada kimler yaşayacak bilmiyoruz. Kürtçe varsa Kürtler vardır. Bu öğretiyi yaşamımızda hiç unutmadan her geçen başımızı yastığa koyduğumuzda nasıl ki ‘Allah için bu gün ne yaptım’ sorusunu soruyorsak dilimiz içinde günlük aynı soruyu sormalıyız” sözlerine vurgu yaptı.

‘DİLLER VE KÜLTÜRLER MEZOPOTAMYADA BAŞLADI’

Son olarak “Psikoloji ve dil” konusu anlatan yazar İkram İşler, dillerin ve kültürlerin Mezopotamya coğrafyasında başladığını kaydetti. Kürtlerin topraklarını işgal eden tarihsel güçlerin ayrıca Kürtlerin psikolojileriyle de oynadığını belirten İşler, “Bu topraklara gelen her güç önce dili asimile ederek başladı. Kabul eden etti etmeyenler canlarıyla bedelini ödemek zorunda kaldı. Sırf başka dili kabul etmediği için Mezopotamya topraklarında yüz binlerce insan öldürüldü. Kürt dili makaslarla kesildi. Bu amaçla Kürt dili bitirilmek istendi” şeklinde konuştu.

Panel soru ve cevaplarla son buldu.

mezopotamyaajansi.com

Hatırlatalım ki, 29 Aralık 1917 tarihinde, Sovyet Rusya’nın Halk Meclisi Konseyi tarafından kabul edilen “Türkiye Ermenistan’ı Hakkında”ki (Batı Ermenistan) kararnameyle Ermenilerin tam bağımsızlığa kadar varabilecek kendi kaderini tayin hakkını tanıdı. Batı Ermenistan’ı ayrıca 19 Ocak 1920 tarihinde Paris Konferansında Müttefik Devletler Yüksek Konseyi de facto ve 11 Mayıs 1920 tarihindeki San-Remo Konferansı sırasında ise bağımsız ve egemen bir devlet olarak de jure tanındı.
Sınırları, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Woodrow Wilson tarafından 22 Kasım 1920, Bitlis, Van, Erzerum ve Trebizond illeri dahil, tarihinde çizilmiş olmasına rağmen, Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BMT) bunu Türkiye’nin işgali sebebiyle tanınmaktadır.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BMT) bunu Türkiye’nin işgali sebebiyle tanınmaktadır.
Batı Ermenistan Devleti, Türkiye tarafından esir alındığı için “BMT” tarafından tanınmadığını zorunlu olarak hatırlatırız.
1894’ten 1923 yıllarına kadar Batı Ermenistan’ın işgal altındaki topraklarında yerli otokton Ermeni halkı üç Türk hükümetleri tarafından Soykırıma uğratıldığın da ayrıca hatırlatırız.
Sevr Antlaşması’nın 93. maddesine dayanarak, azınlıkların hakları Batı Ermenistan Devleti tarafından tam olarak tanınmaktadır.